Nisan yağmurları son haftalarda kilo metre 16 kiloğram düştü. Metroloji bu yağmurların biraz daha yağacağını söyleseydi, acaba Adana’da ki yetkililer nasıl bir tedbir alırlardı dersiniz...
O kadar çok yağmur yağdı kı, son iki yılın acısı sanki bir kaç günde çıktı gibi.
Toprak yağmura hasretti. Yağmur bereket, fazlası ise afet sınıfına giriyodu.
Çok şükür Adana’da hasar çıkmadı, bu yıl evleri o kadar su da basmadı.
Ama, ve lakin...
Bu yağmurlar Seyhan Nehri’nin taşmasına neden oldu.
Durun canım şehir içinde tehlike arzetmedi.
Sadece verimli toprakları olduğu gibi sullar seller içinde oldu.
Bütün hayatını toprağa bağlayan ve topraktan nafakasını çıkaran insanlar içinse, bu yağmurlar birer felaket oldu.
Bütün karbuzlar, buğdaylar ve diğer ekinler sullar içinde kaldı.
Nehirlerin taşmasıyla bütün ekinleri sel alıp götürdü.
İnsanlar ekili alana koşarak, emeklerinin heba olup gitmesine kahrolup üzüldüler.
Ağladılar, sızlandılar.
Giden gitmişti artık.
Bütün yıl geçindikleri hasatlar suyun yüzünde yüzüyordu.
MHP milletvekili Recai Yıldırım bölgeyi gezerken, çiftçi olduğunu bildiği için, ağlayacak duruma geldiğinden yakınıyor ve çiftçilerin yanında olduğu mesajını veriyor.
Adana’daki üreticiler özellikle Seyhan Nehri yakınında toprakları olan insanlar ekinleri zayii oldu, ama hükümet yetkilisinden biri çıkıp bu insanların sorunlarını paylaşmadı.
Oysa, Adana milletvekilleri bölgeye gelerek, bu üreticilerin yayında olduğunu göstermeliydi.
Kadın üreticiden birinin Kanal a tv’de ekranda ağlarken gördüm.
“Bir oğlan okutuyorum, hiç kimsem yok, bu tarlayı da icar aldım, şimdi bütün yıl ne yiyip içeceğim” diye hayıflandı.
Peki bu feryatları duyar olmadı mı?...
Bu kadar mı duyarsız olduk.
Sahi Adana milletvekilleri bunu duymayacakta ne zaman duyup, bu feryatlara kulak kesilecekler.
MHP bölgeye giden ilk siyasi parti oldu.
Vahit Kirişçi Tarım Komisyon başkanı... Toprağın ne olduğunu, sel’in ne anlama geldiğini bir çok vekilden daha iyi anlar. çünkü Kendisi Ziraat Proesörüdür.
Peki DSİ yetkililerine ne demeli, 1980 öncesi Adana’da aşırı yağışlardan dolayı Nehir taşmış ve Adana’yı sel götürmüş. Peki bunlar bilinirken, neden nehirlerin geçtiği yerler kaneletler yapılmaz, sular bentler içine alınmaz, bu kadar zor ve panhalı birşey midir.
Onlarca üreticilerin ekinleri kabaca kimbilir kaç yüz milyar eder.
Peki kim ne zaman bu işlere eğilecek?
Bu üreticelirin zararlarını kim karşılayacak, Adana milletvekilleri bölgeye gidip ilgililerle görüşüp rapor haline getirmeyi düşünüyorlar mı? Düşünüyorlarsa, nasıl bir yol haritası çıkaracaklar...
Bu gün bu insanların yanında olmayacakta ne zaman olacaklar.
Birileri bu insanlara yardım elini uzatmalı ve devletin şefkatli durumunda yanında olduğunu göstermelidir.
• Yazı Tarihi :14.5.2009
• Okunma Sayısı :1040