Moved Permanently

Buğday hasadı sonrası kalan atıkların bertarafı için bazı üreticilerin başvurduğu anız yakmalara dikkat çeken Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, “Bazı üreticilerimiz bitki saplarının sürülerek temizlenmesi masraflı olduğundan, buğday hasadından sonra kalan anızları yakıyor. Anız yakımı toprağın verimliliğinin kötüleşmesine, ileriki dönemlerde üretimin düşmesine ve aynı zamanda çevre ile atmosferin kirlenmesine yol açar. Anız yakan toprağı, doğayı, geleceğini yakar. Milli serveti yok eder” dedi.

Anız; buğday, mısır, soya vb. bitkilerin hasadı sonrası kalan bitki artıkları olarak karşımıza çıkar. Üreticiler hasat sonrası yeni ürün ekimi için toprağı kolay işlemek, kalan bitki atıklarını bertaraf etmek ve yabancı ot tohumlarının ortadan kaldırmak için sürer. Ancak bazı üreticiler bitki saplarını sürülerek temizlenmesi masraflı olduğu için yakma yoluna gider.

Bir yandan küresel iklim krizi, verim tarım arazilerinin erozyon, bilinçsiz sulama, yapılaşma vb. nedenlerle azalması ve her gecen gün artan nüfus ile birlikte artan gıda ihtiyacı beraberinde tarımın tüm dünyada önemini daha da artırmaktadır.

Bununla birlikte bilinçli, modern tarım ile birlikte geçmiş yıllarda buğday ve mısır hasadı dönemlerinde bilinçsizce yapılan anız yakmaların, verimi düşürmesinin yanında, binlerce yılda oluşan toprak için büyük bir tehlike olduğu anlaşılmakta ve tüm kurum-kuruluşlar bu konuda uyarılar yaparak toplumda büyük bir bilinç oluşturulmasını sağlamaktadır.

Bu yıl da son bir haftadan beri başlayan buğday hasadı ile birlikte uyarılar yapılmaya başladı. Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, hasat ile birlikte anız yakma riskinin yeninde ortaya çıkma ihtimaline karşı her türlü önlemin alınmasının önemine değinerek, ”Buğday ve mısır hasadı dönemlerinde sık sık karşılaştığımız, ancak son yıllarda yapılan uyarılar ile azaldığını gördüğümüz anız yakımı, toprak yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Bu da ileriki dönemde ürünlerde verimi azaltmaktadır” dedi.

Cahit İncefikir, “Aslında artık tarımın önemini hepimiz iyi biliyoruz. Değerli tarım topraklarına sahibiz ve bu toprakları korumak da hepimizin görevidir. Şimdi hasat ile birlikte tarlada anızlar çıkmakta ve kalan anızların toprağa daha yararlı olması için sap parçalama makineleri ile öğütüp tarlada organik madde haline getirmek gerekiyor. O zaman sonraki ürünlerimizde daha iyi verim almamızın yanında gübre maliyetimiz de azalmış olur” diye konuştu.

Anızların yani bitki artıklarının yakılmasının topraklarımıza, geleceğimize büyük zarar verdiğine vurgu yapan Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, şu bilgilere yer verdi;

“Şimdi Türkiye’nin en bereketli topraklarını barındıran Çukurova’da üreticilerimizin aylardır emek verdiği ürünlerini hasat zamanı.. Öncelikle bereketli bir sezon diliyoruz. Tabi hasat ile birlikte tarla bitkilerinde, ürünü tarladan kaldırdıktan sonra kalan bitki kısımları, kök, sap, dal ve yaprak gibi anız dediğimiz atıklar meydana çıkmaktadır.

Ancak maalesef her ne kadar son yıllarda azalsa da halen kalan anızların yakıldığına şahit olmaktayız. Bazı üreticilerimiz maliyetli diye düşünüp kalan atıkları yakarken, bazıları ise toprağı kolay işleme bahanesiyle hemen anızları yakmaktadır.

Bu doğru bilinen bir yanlıştır. Hem de çok büyük bir yanlış.. Çünkü anızların yakılması topraklarımıza, kendimize ve ülkemizin geleceğine büyük zarar verdiği unutulmamalıdır. Anızların yakılması fayda değil, büyük zarar verir.

Ayrıca anız yangınları, tüm Türkiye’nin en önemli çevre sorunlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Yetiştiriciler atıkları parçalamak için anız yakmaya yönelmesinin en büyük nedeni de yakıt maliyetidir. Aslında üreticilerimiz bir şekilde bu anızı parçalayarak organik madde olarak toprağa kazandırabilir.

Tarlada kalan anızın yakılması, öncelikle topraktaki organik maddesinin azalması demektir. Toprağı mesken edinen ve ona hayat veren her türlü canlı organizmanın yok etmek, yaşamını da tehdit etmektedir.

Anız yakmayla birlikte toprağın besleyiciliği elementer ve toprağın besleyebilme parametrelerinde de birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Temel parametrelerden biri olan toprak pH’ı da yanmayla birlikte değişmektedir. Ayrıca topraklara uygulanan gübrelerin kaybolması da olmaktadır.

Aynı zamanda üretimin düşmesi ve çevre ile atmosferin kirlenmesine yol açmaktadır. Anız yangınları sırasında 0-5 cm üst toprakta 330 derecelere ulaşan sıcaklıkta en önemli verimlilik parametrelerinden biri olan organik madde miktarı azalmakta, mikrobiyolojik aktivite gerilemekte, toprak canlıları yok olmakta, su tutma kapasitesi azalmakta, biyolojik denge bozulmakta, erozyon riski artmakta ve aynı zamanda zararlı bazı gazlar atmosfere salınmaktadır. Mikrobiyal humus oluşumu için toprağa verilen organik madde miktarı da azalmaktadır.

Anız yangınları sonucu havada partikül miktarı artmakta, karbon monoksit ve uçucu organik bileşikler atmosfere karışmaktadır. Ağırlaşan hava astım, amfizem, zatürre, bronşit, kalp ve akciğer rahatsızlıkları ile alerjik reaksiyonları tetiklemekte ve burun boğaz ve göz tahrişlerine neden olmaktadır.

Unutmayın! Anız yakan toprağı, doğayı, geleceğini yakar. Milli serveti yok eder. Sürekli, yenilenebilir ve çevreye zararsız enerji üretiminde bitkisel atıklar; kıyılmış sap, saman, anız ve mısır artıkları, şeker pancarı yaprakları ve çimen artıkları kullanılabilir. Bu tarımsal atıkların devlet desteği ile ekonomiye kazandırılması önemli bir adım olur.

Çiftçilerimiz anız yakmanın zararları hakkında bilinçlendirilmeli, yanlış olan bu yöntem tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Bu duygu ve düşünceyle öncelikle bereketli bir sezon diliyor ve çiftçilerimizin bu konuda dikkatli olacağına inanıyorum”