Yangınları Meteorolojik Koşullar Değil, İnsanın Neden Olduğu Faaliyetleri Çıkarmaktadır
Yangının çıkmaması için önceden planlanmayan önlemler ve gereklilikler ve yangın sonrası için organizasyon ve eş güdüm gibi insan faktörleri sorgulanmalıdır
Türkiye’de Son Dönem Artan Orman Yangınları; Ekolojik Etkiler, Nedenler ve Politika Aplikasyonları.
Son günlerde artan ve bir türlü kolay kontrol altına alınamayan yangınlar, “neredeyse ülkede orman kalmadı” dedirtecek ölçüde kaygı yaratmaktadır. Günlerdir yanan ormanların toplam alanını hâlen bilmiyoruz. Yakında Orman Genel Müdürlüğü (OGM) istatistikleri açıklandığında bir hesap-kitap yaparak kendi analizimi gerçekleştirebilirim. Ekolojik çeşitlilik fiilen yanmaktadır. Yanan habitatlarla birlikte ekosistem kirlenmekte, atmosfere sera gazları salınmakta ve ölçülmesi güç çok sayıda olumsuz etki ortaya çıkmaktadır. Bu etkiler bütüncül değerlendirildiğinde, her bir orman yangınının bilinenin çok ötesinde doğayı ve yaşam sağlığını tahrip ettiği açıktır.
Yanan Orman değil insanlığın ve Canlılığın Sürülebilir Geleceğidir
Yanan yalnızca ağaçlar değildir; bir gram toprakta bulunan milyarlarca virüs, bakteri, mantar, aktinomiset ve diğer mikroorganizmalar ile memeliler dâhil pek çok canlının yaşam alanı zarar görmektedir. Canlı varlığın yaklaşık dörtte üçünün habitatı olan toprak biyotası tahrip olmaktadır. Ekolojinin öğrettiği temel bir gerçek, yeryüzünün her karışının birbirinden farklılık göstermesidir: Her ekosistem, iklim-toprak-habitat koşullarındaki değişimlerle özgün dinamikler üretir. Canlılar bulundukları ortama hızla uyum sağlayarak kendilerine uygun yaşam stratejileri geliştirir; bu süreçte hayvanlar âleminde (hatta bazı bitkilerde) trofik ilişkiler gereği bir canlının diğerini tüketmesine dayalı beslenme biçimleri de görülür. Yanan alanlarda tanımlanmamış endemik türlerin ve biyoçeşitliliğin yok olması yaşamın her alanına olumsuz etki edeceği muhakkaktır.
Yangınlar Kendiliğinden Çıkmaz, Sebep-Sonuç İçinden Bir Etken Yangına Neden Olmak Zorundadır
İklim değişimlerinin en çok etkilediği ve aşırı sıcakların ve oluşan meteorolojik koşulların etkisi ile başta tek yıllık bitki örtüsü olmak üzere orman bitkileri ve beraberinde toprak neminin buharlaşması ile oluşan kuraklık yanıcı materyallerin yangınlarla hızla yayılmasına ortam yaratmaktadır. Meteorolojik koşular ile yer yüzeyindeki koşullar bir araya gelince orman ve anız yangını riski doğal olarak artar. Ancak yangının oluşmasına neden olan bir etmen gerekir. Otlar ve ağaçlar durduk yerde YANGIN ÇIKARMAZ. Yangınları ya insanlar yeni arsa ve arazi rantı çıkarmak, tarım alanı ve maden alanı açmak, elektrik hatlarından kaynaklı kıvılcımlar, şimşek çakması oluşan kıvılcımalar, orman alanına insanların bıraktığı mercek etkisi yapan cam veya benzeri malzemeler veya doğal camsı minerallerin mercek etkisi gibi faktörler yangına neden olmaktadır. İklim değişimi, meteorolojik koşullar yangının çıkmasını ve yaygınlaşmasını artırır, kontrolünü zorlaştırır. Ancak doğrudan yangın çıkamaz!
Yangınlar Büyük Çoğunlukla İnsan Kaynaklı
Yangın ve yarattığı etkiler beklentinin ötesinde ciddidir. Yangınların %96’sının insan kaynaklı olduğu Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. Büyük olasılıkla bu oran daha da yüksektir; zira insanın doğrudan eylemleri, dolaylı etkileri, orman yönetimi uygulamaları veya farkında olmadan bırakılan materyaller yangınlara zemin hazırlamaktadır. Nitekim OGM verileri, yangınların çok büyük çoğunluğunun insan kaynaklı olduğunu uzun süredir göstermektedir. Düzenli gelişmeleri izleyen bir toprak bilimci ve duyarlı bir yurttaş olarak kanaatim, sorunun temel kaynağının “insan” olduğu yönündedir.
Her olaydan sonra açıklanan nedenler incelendiğinde yangınların tamamına yakınının insanın doğrudan ya da dolaylı faaliyetleriyle ilişkili olduğu görülür. OGM verilerine bakılırsa yıllar içinde yangın sayıları hızla artmaktadır. Yakın geçmişte yangınlar Akdeniz kıyı şeridindeydi, şimdilerde Ege ve Marmara Bölgelerine doğru genişledi. Ülkemizin Akdeniz ve Ege-Marmara bölgeleri son yıllarda ciddi bir göç aldı ve her tarafa yerleşim yerlerine açıldı, 2B imar yasası, tarımsal orman alanların yerleşim yerlerine açılması ile ormanların içlerine kadar yerleşimciler girer oldu. Basına yansıyan görüntüler kent sınırlarının ormanlara dayanması ile şimdilerde köyleri özelliklede sonrada yapılmış yapıları orman yangınlar ile hızla alevlerin içinde kalarak yok olmaktadırlar. Orman alanları yakınında kontrolsüz yeni yerleşimler ve mesire alanı kullanımları riski artırmaktadır. Diğer tarafta özelleştirilen ve düzenli bakımları yapılmadığı belirtilen elektrik iletim hatlarından kaynaklanma; orman içi temizlik ve bakım eksiklikleri de yangına davetiye çıkarıyor. Yıllardır yanlışlığını dile getirdiğimiz anız yakma pratiği de ormana sıçrayan yangınlarda önemli rol oynamaktadır. Orman ekolojisini yaşayarak öğrenen orman köylülerine verilen koruyucu ve destekleyici politikaların zayıflaması, ormanları fiilen “sahipsiz” bırakmaktadır.
Aşağıdaki özet tablo, son yıllara ait bazı temel göstergeleri derlemektedir (OGM’nin 2024 resmî verileri):
Tablo, 2020-2024 arası orman alanı ve yangın sayısı ve orman alanı.
Konu bütüncül bir analize tabi tutulmalıdır. Orman köylüsünün konumu ve destek mekanizmaları yeniden gözden geçirilmeli; orman sınırlarına dayanan kentlerin kontrolsüz büyümesi, kontrolsüz göç ve ormanların mesire alanı olarak yoğun ve denetimsiz kullanımı analitik yaklaşımla ele alınmalıdır. Yıllar önce de ifade ettiğim üzere, orman alanları içinde kısa sürede kuruyan otların erken dönemde kontrollü otlatılması önemli yangının genişlemesini azaltma yöntemi olabilir. Keçilerin orman düşmanı olmadığını, uygun otlatma rejimleriyle orman yönetimine doğal bir koruma sağladığını gösteren bulgular dikkate alınmalıdır. Yangın söndürme konusundaki alt yapı ve ekipman planlanması, su yerine yangın söndürme köpükler kullanımı çalışmaları mutlaka planlanmalı. Drone ve uzaktan algılama teknikleri ile erken uyarı ve küçük yangınlara droneler ile müdahale teknikleri gözden geçirilmeli.
Küçük Çıkarı İçin Yangını Çıkmayacak ve Ekolojiyi Koruyacak Nitelikte İnsan Yetiştirmek Gerekiyor
Temel soru, insan faaliyetlerinin yangına yol açmayacağı bir yönetişim modelinin nasıl kurulacağıdır. Ağır yaptırımlar elbette caydırıcı olabilir; ancak kalıcı çözüm, ormanın yakılmasının yanlışlığı konusunda bilinç ve sorumluluk düzeyi yüksek bir toplum inşa etmekten geçer. Bu kapsamda risk azaltma (orman yakıt yönetimi, hat bakımı, yerleşim-orman ara yüzü planlaması), eğitim, erken uyarı-hızlı müdahale kapasitesi ve yerel toplulukların (özellikle orman köylülerinin) kurumsal olarak güçlendirilmesi eşzamanlı ilerletilmelidir.
Sorunu Orman Mühendisi bilim insanları, Orman Bakanlığı yetkililer ve ilgiler önemli hayati önemdeki açıklamaları önemli. Ancak toprak bilimcisi, ormanın dibinde büyümüş duyarlı bir yurttaş olarak sorunun kaynağı olarak ülkenin içinde bulunduğu ekolojiyi kavrayamamış, iklim değişimlerinin yaratacağı meteorolojik olguları analiz edemediği için zamanında önlem almayan, planlama yapmayan, yangın sonrasında ne tür araç-gereç ve organizasyon sorunun üstesinden gelineceğini organize demeyen insan da sorunun kaynağıdır. Yangını bilinçli çıkaranların bulma cezalandırmak önemli ancak bütünlüklü sorunu çözülmediği de açıktır. Ancak asıl yapılması gereken ormanın yakılmasının yanlışlığının bilinci gelişmiş ve sorumluk sahibi doğayı içselleştirmiş insan yetiştirmektir. Yangınalar konusunda toplumsal bir farkındalık yaratmak gerekir.
Sonuç olarak; insan kökenli risklerin baskın olduğu can sıkıcı orman yangınlarının ekolojik ve toplumsal maliyeti ölçülenden çok daha fazla oluğu muhakkaktır. Doğru politika bileşeni, cezai yaptırımlar önemli. Ancak ekolojik anlamda kontrollü otlatma dâhil yangının genişlemesinin önceden kontrolü için bir yönetim olabilir. Başta orman içi altyapı (özellikle enerji iletim hatları) bakımı; orman-yerleşim yeri seçimi planlama, göç olgusu; orman köylüsünün kurumsal destekler ile güçlendirilmesi ile ormanın daha iyi korunacağı beklentisi ile birlikte ormanın çok yönlü öneminin eğitimi ve farkındalık programları ile birlikte uygulanması kaçınılmaz gözüküyor. Kontrolü otlatma, su yerine, köpük vs. etkili söndürücüler, uzaktan algılama ve drone teknikleri gibi yangının genişlemeden anında müdahaleler gerekli. OGM’nin güncel istatistikleri açıklandığında, yanan alanlar ve emisyon etkileri üzerine nicel bir analiz yapılması farkındalığın artırılması için öğretici olacaktır.
|