Bir sürü başkan sıfatı var.

Reis de bunlardan biri…

En çok belediye başkanlarına yakışıyor.

Erkek hegemonyasının bir ütopyası ya belediye başkanı, ya da milletvekili olmak ta yatar.

Gücü elinde bulundurmak, hükmetmek, güce tapmak olarak nitelendirilebilir.

***

32 yıllık gazeteciyim.

Bu mesleği yaptığım zamanlar Selahattin Çolak Büyükşehir, Yalçın Akyol Seyhan ve rahmetli Sebahattin Eşberk ‘te Yüreğir Belediye başkanıydı.

Biz gazeteciler belediye başkanlarıyla çok rahat görüşür, hatta espri bile yapardık.

Çolak belediye başkanıyken Özel Kalem Müdürü olan Tahir Özgür’ü kimse aşamazdı.

Şimdi iyi mi anılıyor hayır… Bazen kral dan daha çok kralcı takınanlar var, zannederler ki, bu görev hiç bitmeyecek!

Bitti kendisi de hikaye oldu.

***

Yalçın Akyol’un kapısı her zaman herkese açıktı, hiç kapanmadı, yerel gazeteleri ayırmadan hepsine sahip çıktı. Ne zaman yolda görsem aynı saygıyı gösteriyorum, çünkü bunu hakkediyor.

***

Gel zaman git zaman Aytaç Durak büyükşehir, Ömer Topçu Yüreğir, Ahmed Cevdet Yağ ise Seyhan Belediye Başkanı oldu.

O dönem Anavatan Partisi’ni desteklediğim, çevremde çok geniş olduğu için başkanların hepsini destekledim.

Hatta Ahmet Cevdet Yağ’a Şakirpaşa’da toplantı bile düzenledim, hiç oy almayan Anavatan Partisi buradan tulum oy çıkardı. Seçilirse bana bir sözü vardı. Halise ablamı işe alacaktı. Eksik primleri vardı. Bir maraba gibi kapı kapı dolaşıp oy istemiştim.

Seçildi sözünü yerine getirmedi. Tabii o dönem basın danışmanları Halil Ağaoğlu ve rahmetli  Rıza Akın’dı. Başkanı yanlış yönlendirdiler. Gazeteciydim hepsine hadlerini o zaman bildirmiştim. Halil Ağaoğlu gerçekleri biliyor.

***

Ömer Topçu harbi başkandı. Söz verdi mi yapardı, ekibine hakimdi. Ondan hiçbir talebim olmadı. Ama gazeteci dostuydu, hiç ayrım yapmadı, kimine çok kimine az destek verdi.

***

Ben masa başında hiç gazetecilik yapmadım. Hep sahalarda oldum, halen öyleyim. 17 Temmuz 2023 te ayağımı kırdığım için şimdi kulis haberleri yapıyorum. Birileri seçilip gelirken, hep orada kalacaklarını sanıyorlar. Seçim kaybettikleri zamanda maalesef itibarları da kalmıyor. Çünkü koltuğa güç vereceklerine, güçlerini hep makamdan aldıkları için, silinip gidiyorlar.

Aytaç Durak birkaç dönem başkan oldu. Evine giren iki gazeteciden biri ben oldum. Ailecek beni çok sevdiler. Başkan Durak’a çok lojistik destek verdim. Bugüne kadar hiçbir talebim olmadı. O da hiç düşünüp ben bu gazeteye biraz destek çıkayım diye düşünmedi. Aytaç Durak’a bir nevi danışmanlık yaptım, onu hiçbir zaman yanıltmadım. Özel Kalem Müdürü Gökçen Aydın şahittir. Hiç başkandan randevu almadım, hep görüşürdüm.

***

Ne zaman ki son döneminde bazı kişilere daha çok değer verdi, o bazı kişiler yerel basını ayırmaya, ötekileştirmeye, hatta basın toplantılarında soru sormama engel olmaya çalıştılar. Bunlardan biri de Necmi Uçar’dı. Benim soru sormam o dönemlerde çok meşhurdu.

***

Birinde gazeteci danışman Abdurrahim Haklıkul beni aradı, “Başkan senin soru sormanı istiyor” dediler. Tencereye kapak oldular.

Aytaç Durak’ın çevresi başkanı öylesine şişirdil ki, yanlış üzerine yanlış yaptı, başkanlıkta otoritesini kaybetti. Bir yandan oğlu, bir yandan yeni aldığı, örnek vermek gerekirse Ferhat Yüksel gibi isimler belediyeye hakim oldular. Oysa halk belediyeyi yönetmesi için Durak’a oy vermişti.  İstanbul’a gitmesi sonu oldu. Gitme dediğimiz halde, sonra beni arayarak, “Haklıymışsın, desteğin için teşekkür ederim. Keşke İstanbul’a gitmeseydim” demişti.

Aytaç Durak için Adana da ki papülerlik  yetmedi, oysa Adana’nın başkanıydı, ama istedi ki Türkiye tanısın. Çok güzel marka bir ismi vardı, onu da Fetöcülerle yedi bitirdi. Yani Belediyede öyle insanlara görev verdi ki, bir yere bekçi yapsan, orayı koruyamazlardı.

***

Aslında ben gazeteci yazardım, yazmak istediğim kitaplarım vardı. Ütopyam vardı dünyaca ünlü yazar olmak istiyordum. Lakin yıllarca kendi evim, babamın evi, rahmetli kardeşimin evi, ablam Halise’nin evi, işyerimin giderleri vardı ve çalışmak zorundaydım. Yanımda çalışan gazeteciler vardı. Annem ölünce 4 kardeşime ve trafik kazasında kaybettiğim kardeşimin emanetine de bakmak zorundaydım.

Onların önünde ne annesi, ne de babası vardı, düşe kalka hep birlikte büyüdük, böyle sorunlarımda vardı benim. Dışarda görünenin çok ötesindeydim ben.

***

Zihni Aldırmaz başkanın danışmanlarındandı. 1994 yıllarında kendisine danışmanlık yapmıştım. Ücretimi ödemedi.

Hasbelkader başkan oldu. Onu da yanlışın içine çektiler, yolu cezaevine kadar düştü.

Yeğeni Cengiz Dinçer vardı, adam gibi adamdı. Belediyeyi Aldırmaz değil, Ferhat Yüksel,  Cengiz Dinçer ve birkaç isim birlikte yönetti.

***

Demokratik Sol Parti’den seçilen Yıldıray Arıkan kayınbiraderi ile birlikte belediyeyi yönetip emekçilere kan kusturdular. Benim kapı komşumdu. Damadı makam aracını hafta sonları çok güzel kullanırdı. CHP’nin gücüyle Çukurova’da kazandı, ama yine aynı hatalar, çok ah aldılar…

***

Yüreğir’de Ahmet Ünal bir geldi pir geldi, sonra tarih oldu.

***

Ak Parti döneminde Mahmut Çelikcan iki dönem Yüreğir Belediye Başkanlığını yaptı. Lakin verdiği sözleri tutmadığını biliyorum. Adım Ak Partiliye çıkmıştı, Recep Tayyip Erdoğan sevdası sarmıştı o dönem beni… Mahmut Çelikcan 2 dönemden sonra aday yapılmadı.

***

MHP’li Hüseyin Sözlü bir umutla Büyükşehir’i aldı. Ben o zaman Ak Parti adayının kadrosu arasında olduğum için Ak Parti’ye çalıştım. Sokak hayvanları için projem vardı ve Abdullah Torun ilk kadrosu olarak Yüksel Evsen’in programında benim adımı açıklamıştı.

Olmadı, Sözlü geldi, biliyordum, çok çalışmıştı. Ak Partiliyim diye beni Can Beslen belediyeden kovmuştu.

Sözlü’nün hatalarını yazdım, sadece Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde hiddetle ayağa fırlayıp, “Sen hakkımda böyle böyle yazdın, seni mahkemeye verdim mi” dedi. Oysa içeriğini anlasaydı, öyle bağırmasına gerek yoktu. Mahkemeye vermiş gibi oldu.

***

Allah var son dönem 2019 seçimlerinde Zeydan Karalar’a çalıştım.

Fanatik particiliği bırakmış durumdayım, gazetecilik yapıyorum.

***

Yıl 2012 yılın kitap fuarında Tarsus Belediye Başkanını Buurhanettin Kocamaz'ı gördüm. Kendimi tanıttım. “Şahmeran ve Lokman Hekim romanım var içerisinde Tarsus’u da anlatıyorum, başkanım 100 adet versem” dedim.

Ben teşkilatına, kadrosuna bu kadar hakim bir belediye başkanı görmedim. Kitapları sırt çantama doldurdum, faturamı yanıma aldım, direk Tarsus Belediye’sine gidip, başkanın söylediği başkan yardımcısının yanına çıktım.

Belediyeye elini veren kolunu kaptırır.

Gönderdiği başkan yardımcısı ikilettirmedi, işlemlerimi yapıp döndüm.

***

Kadrosuna hakim birisi daha var.

Biliyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan yerel basını bitirdi. Bu zamlar gibi, aboneyi ve ilanı kesti. Şartları ağırlaştırdı.

Nisan ayına üç gün var. Doruk gazetesinin 5 yıldır gecesini yapmıyordum. Çukurova Belediye Başkan Soner Çetin’i aradım. Durumu anlattım.

Eve geldim, basın danışmanı Doğan Gülbasar aradı. Tam sayfa ilan hazırladı ve davetiye paramı öyle ödediler.

Başkan dediğin böyle olur. Sözünün eri olur. Demek ki kadrosuna hakim bir başkan.

***

Hülya Erdem

Kadın gibi bir kadın o, telaşlı, yeniliğe açık, yani bir şeyler yapmak için çırpınan bir yürek o. Benden iki yıl önce kitap aldı, ödemesini hemen yaptırdı. Sonra gazetemin gecesini söyledim. 10 davetiye aldı, süründürmedi. Belediye demek sürünmek demek…

Bu hanımefendi Başkan Ceyhan halkına da aynı duyarlılıkla yaklaşıyor, bültenlerinde görüyorum, bir anne şefkatiyle yaklaşıyor, sarıyor sarmalıyor. Ayrıca Devlet terbiyesi almış biri, her zaman adil olur. Her yerde kadın yöneticilere daha çok ihtiyaç var.

***

Fatih Kocaispir ne zaman arasam telefonun başında. Yükü ağır, iktidar partisinin şehirde tek temsilcisi o. Yanında Şehmus Baysal var… Gazetelere ve gazetecilere nasıl davranılması gerektiği hususunda kılı kırk yarıyorlar. Başkan her zaman bana destek çıkmış, hiç öyle bugün git yarın gel yapmadı. Teşkilatına hakim, ne yaptığını biliyor.  Soner Çetin Başkan gibi hukukçu olması işlerini kolaylaştırıyor.

***

Basın ilan kurumu beni aradı, Kozan Belediyesi yüklü olarak bana tam sayfa ilan verdiğini söyledi. Şaşırmadım desem yalan söylemiş olurum. Kazım Özgan başkan benim haberim olmadan bana tam sayfa öyle böyle değil ilan verdirtmiş. Bende bir dönem en sıkıntılı dönemde ona sahip çıkmış bir gazeteciyim. Ahde vefa, her insan için olmalı.

***

Belediye başkanları şunu bilmeliler ki, akrediteyi boş verin, biz 40 kişiyiz, kırkımızda birbirimizi iyi biliriz. Bu ayrımcılık neden yapılır? O zaman niye ihtiyacı olan vatandaşa yardım ediliyor, bu da yaman bir çelişki değil mi? Bizlere uygulanmak istenen kast sistemi geri kalmış ülkelerin işi.

Lakin bürokrasi de, siyasetçisi de, basın danışmanı da, belediye başkanları da bunu uyguluyor. 5 yıl hemen geçti bakın, yarın sıradan biri olmayacağın ne malum. Dışarda sana kaç kişi selam verecek? Dışarda gezebilecek misin?

Beğenmediğin bir gazeteci, senin bir açığını bulsa ve yazsa, nasıl engelleyeceksin.

***

İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bilmeli ki, bugün Tayyip Erdoğan bu seviyede ise, ayda bir yayımlanan Nokta dergisinin darbe günlüklerini cesaretle yayımladığı için, eski Türkiye’nin taşlarını yerinden oynatmasıyla, iktidarlarını pekiştirdiler ve fetöcülerin defterini dürdüler.

Siz küçümsediğiniz aylık, haftalık veya diğer mevkuteler, işte böyle yazar ve birilerin kurtuluşu olur, makam sunar.

Küçümsemeyin, kibir ve nefis kişinin en büyük düşmanıdır.

Başka bir yazıda buluşmak üzere hoşçakalın.