301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
01 Mart 2025 - Cumartesi 23:19 Bu haber 267 kez okundu
 
“Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı.”
“Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı.”
AKTUALİTE Haberi


Öcalan’ın tarihi çağrısı!

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak: “Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı.”

 

PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, terör örgütüne yönelik “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısını değerlendiren Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, “Görünen o ki, en başta gündemde olan Öcalan’ın affı meselesi artık devreden çıkmış durumda. Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı.” dedi.

 

Türkiye için şu anda çok önemli bir fırsatın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaynak, “Mevcut küresel konjonktür, Türkiye açısından ciddi avantajlar barındırıyor ve bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuna büyük katkı sağlayabilir.” dedi.

 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, terör örgütüne yönelik “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısını değerlendirdi.

 

Bahçeli'nin bu süreci başlatması şok edici olsa…

 

Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan sürece işaret eden Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, “Sürece nasıl gelindiğini anlatmak gerekirse, bu durum durduk yere ortaya çıkmadı. Ne Devlet Bahçeli aniden ilham gelerek bu süreci başlattı, ne de Öcalan kanadı ve örgüt kanadı bu kadar kolay cevap verebildi. Sayın Bahçeli'nin süreci önce ellerini sıkarak başlatması ve bir dönüşümü tetiklemesi dikkat çekici. Bütün bu çatışmalı yıllar boyunca milliyetçi kimliğiyle ön plana çıkan ve bu mücadelede net çizgiler çizen milliyetçi kanadın lideri olan Bahçeli'nin bu süreci başlatması şok edici olsa da aynı zamanda sürecin verimli gelişebilmesi için de önemli bir ön koşuldu” dedi.

 

Genel olarak bu kadar uzun süreli çatışmalarda toplumun bu tür süreçlere kolay adapte olamadığını söyleyen Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, şöyle devam etti:

 

“Çatışma ruhu, toplumun kimliği haline geliyor ve taraflar kutuplaşıyor. Bunlara ‘müzmin çatışma’ diyoruz. Dünyada da 3-5 tane örneği var. Çok uzun yıllara dayanan, araya girip arabuluculuk yapmaya çalışanların başarılı olamadığı, defalarca barış girişimlerinin denendiği ama bir türlü hayata geçirilemeyen çatışmalara bu isim konuluyor. Çatışma müzminleşmiyor. Bunun en önemli nedeni, bu tür çatışmaların çıkarlarla değil, kimliklerle ilgili olmasıdır. Karşı tarafın ne yaptığıyla veya ne beklediğiyle değil ne olduğuyla ilgili bir bloklaşmanın olmasıdır. Birçok insan, ‘Biz hayatımızda Kürtlere karşı ayrımcılık yapmadık ki, ne oldu şimdi?’ diyerek bu süreçleri algıladı. Karşı tarafla empati kurma alışkanlığı her iki tarafta da yok. Ne karşı tarafın ne htiğiyle ilgilenebiliyoruz ne de onlar bu tarafın neler hissedebileceğiyle ilgileniyor. O yüzden toplum birbiriyle uzlaşamayan, konuşamayan iki ayrı bloka ayrılmaya başlıyor ve içerideki şiddet, o şiddetin yarattığı travmatik etki olayı derinleştiriyor.”

 

50 yıldır vatandaşlar bu durumu bir iç savaşa dönüştürmemek için muazzam gayret gösterdi

 

Neredeyse 50 yıldır devam eden bu süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarının bu durumu bir iç savaşa dönüştürmemek için muazzam gayret gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, “Kürt’ün Türk'e karşı, Türk'ün Kürt'e karşı bir düşmanlığa haline getirmemek ve böyle düşünenleri marjinalleştirmek için toplum muazzam bir dayanıklılık gösterdi. Yani bu ülke bu kadar üzerinde oyun oynanıp da bu kadar fazla tahrik edilip buna rağmen bu kadar sağlam bir biçimde birbirine karşı düşmanlaşmamakta direndi. Bu tarihi bir örnek oldu. Bu arada birtakım ülkeler kendi ulusal çıkarları için bölgesel güçler ya da küresel güçler birtakım tahrik edici destekler de verdi örgüte.” şeklinde konuştu.

 

Terörsüz Türkiye…

 

“Terörsüz Türkiye” sloganının güzel bir slogan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, “Türkiye'nin artık terörle uğraşmaması için gerekli şartların hazırlandığı söyleniyor, fakat bu aynı zamanda riskli bir durum. Çünkü içinde bir vaat de barındırıyor, bir garanti veriliyormuş gibi. Bu garantiyi bozmak ve barış sürecini baltalamak için her türlü provokasyona açık bir zemin oluşturuyor. Bu nedenle öncelikle halka şunu söylememiz gerekiyor: Ortaya çıkabilecek provokatif eylemlere karşı da bu süreci korumak için aynı psikolojik dayanıklılığı göstermek zorundayız. ‘A bak barış süreci dediler, bilmem nerede bilmem ne oldu’ gibi tepkilere karşı dayanıklı olacağımızı ve bunun bir provokasyon olduğunu bildiğimizi önceden deklare etmemiz halinde, böyle bir eylemi yapmaları ellerinde patlar, hiçbir şey yapamazlar.” ifadesinde bulundu.

 

Terörsüz bölge söylemiyle tamamlanması gerekir…

 

“Terörsüz Türkiye” söyleminin sadece Türkiye coğrafyasını kapsıyor gibi görünse de bu çağrının esas olarak Türkiye dışındaki coğrafyalara da gittiğini dile getiren Kaynak, “Türkiye'nin içerideki PKK sorunu önemli ölçüde bastırılmış durumda ve artık siyasi bir meseleye döndü. Ancak Suriye'de, Irak'ta, Kandil'de durum farklı. Terörsüz Türkiye'den sonra, terörsüz bölge söylemiyle tamamlanması gerekir.” dedi.

 

Muazzam kayıplarımız da oldu…

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Öcalan adadan çıkmayacak. İmralı'da kalacak.” dediğini de hatırlatan Prof. Dr. Kaynak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu mücadelede kazanan taraf. Ama bir yandan da muazzam kayıplarımız da oldu. Gencecik evlatlarımızı kaybettik. Bir sürü sivil hayatını kaybetti. Dağa giden çocuklar da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı. Onlar da bizim evlatlarımız. Onları dağa gittikleri gün kaybettik. Türk Kürt kardeşliği çok önemli bu bölgede. Bütün küresel güçlere, emperyalizme karşı bir direnç noktasıdır Türklerle Kürtlerin birlikteliği.” diye konuştu.

 

Sadece terörsüz Türkiye değil, terörsüz bölge öneriliyor

 

Bu meselenin bitmesinin bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için bir bayram olması gerektiğini ancak tek başına bununla bitmeyebileceğini kaydeden Prof. Dr. Kaynak, “Hayal kırıklığı yaratmamalı. Konu sadece PKK ile ilgili değil. KCK yapılanması enternasyonal bir Kürt siyasi hareketinin çatısı olarak görüyor. Sadece terörsüz Türkiye değil, terörsüz bölge öneriliyor. Onun önümüzdeki dönemde kavramı biraz daha genişletebilirler.” dedi.

 

“Yeni bir cumhuriyet kurmaktan söz etmiyor”

 

Öcalan’ın arzu edilen her şeyi söylediğini de ifade eden Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, şöyle devam etti:

 

“’Silahı da bırakacaksınız. Kongrenizi toplayın. Varlığınız zorla yok edilmeden, kendi kendinize demokratik yolla feshedin.’ demiş. Yani ‘Varlığınız zorla sona erdirilmeden, diğer cemaatler gibi kendi kendinizi feshedin, aksi takdirde başınıza gelecekler var.’ diyor aslında. Ben genel olarak metni bir özeleştiri metni olarak okudum. Daha önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik eleştirilerinden farklı olarak, bu kez bu konulara girmiyor. Tam tersine, ‘Bu topraklar üzerinde 200 yıldır oyun oynanıyor.’ diyerek meseleyi emperyalist güçlerin müdahalesi çerçevesinde ele alıyor. Kapitalist modernitenin kimlik meselelerini ön plana çıkardığı bir süreçten, yani 19. ve 20. yüzyıllardan bahsediyor. Bunun yanı sıra, örgütün sosyalist kimliğinden uzaklaştığını vurguluyor. PKK, Marksist-Leninist bir örgüt olarak başladı. Ancak, sosyalist bir hareket olarak yola çıkan örgütün zamanla nasıl aşırı milliyetçi bir savruluşa girdiğini söylüyor. ‘Aşırı milliyetçi bir çizgiye kaydık.’ diyerek bu durumu eleştiriyor ve yanlış bir yolda olduklarını ifade ediyor. Çünkü reel sosyalizmin çöküşüyle birlikte, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra, örgütün kendisine sosyalizm dışında bir çıkış yolu bulamadığını ve bu nedenle milliyetçiliğe yöneldiğini söylüyor. Yani, örgütün kuruluş amaçlarından saptığını dile getiriyor.

 

Bununla birlikte, ‘Cumhuriyetin ikinci yüzyılını birlikte inşa edeceğiz.’ diyerek demokratik toplum ve uzlaşma çağrısında bulunuyor. Burada dikkat çeken nokta, ‘Cumhuriyetin ikinci yüzyılı’ ifadesiyle açıkça Türkiye Cumhuriyeti'nden bahsetmesi. Yani, yeni bir cumhuriyet kurmaktan söz etmiyor. Ancak, Cumhuriyet'in belli dönemlerinde ortaya çıkan ve Kemalizm olarak adlandırılan ideolojik baskılara da değiniyor.”

 

Türkiye’de Kürt nüfusunun en yoğun olduğu yer İstanbul

 

Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Öcalan’ın mektubu değerlendirerek, şunları dile getirdi:

 

“PKK’nın ortaya çıkış nedeninin, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklandığını söylüyor. Yani, ‘Varlığınızı feshediyorsanız, şu an demokratik kanallar açık demektir.’ diyor. Bu da örgütün varoluş sebebinin ortadan kalktığı anlamına geliyor. ‘Biz bunun için vardık.’ diyerek, örgütün varlık gerekçesinin artık geçerli olmadığını ifade ediyor. İkincisi, aşırı milliyetçi savruluşun zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan bağımsız ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümlerin tarihsel toplum sosyolojisine uymadığını belirtiyor. Bu çok önemli bir nokta. Türkiye’de Kürtler dışında birçok kişi bile ‘Acaba federal bir çözüm mümkün mü? Özerklik olabilir mi?’ diye düşünürken, kendisi tüm bu seçenekleri birden devre dışı bırakıyor. ‘Bunlar toplumun sosyolojisine uymaz.’ diyor. Temel problem zaten bu. Türkiye’de Kürt nüfusunun en yoğun olduğu yer İstanbul. Ülkenin doğusu ve batısı bu anlamda birbirinden keskin biçimde ayrışmamışken, federal bir çözüm üretmenin imkânsız olduğunu vurguluyor. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına atıfta bulunarak, demokrasinin bu süreçte belirleyici olacağını ifade ediyor. ‘Başka bir ülke, başka bir Cumhuriyet değil, ortak bir gelecek beklentisinden söz ediyorum.’ diyerek, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandıracaklarını belirtiyor. ‘Sistem arayışları ve değişimler için demokrasi dışında bir yol yoktur.’ diyor ve bu bağlamda, başka bir arayış içine girilmemesi gerektiğini vurguluyor.”

 

Öcalan’ın affı meselesi artık devreden çıkmış durumda

 

“Hukuki süreçlerin de tamamlayıcı olarak devreye girmesi gerekir.” şeklinde bir notun da iletildiğini hatırlatan Prof. Dr. Kaynak, “Buradaki hukuki süreçler, devletin barış süreciyle ilgili alacağı önlemleri kapsıyor. Yani PKK lağvedildiğinde ve geri dönüşler başladığında, bu sürecin bir parçası olarak hukuki adımlar da atılabilir. Ancak görünen o ki, en başta gündemde olan Öcalan’ın affı meselesi artık devreden çıkmış durumda. Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı. Bunun nedenini de PKK’nın kendisinden kaynaklanan sebeplerle açıklıyor. Bir tür özeleştiri yaparak, ‘PKK’nın varlık sebebi artık ortadan kalkmıştır.’ diyor.” şeklinde konuştu.

 

Mevcut küresel konjonktür, Türkiye açısından ciddi avantajlar barındırıyor

 

Türkiye için şu anda çok önemli bir fırsatın olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Kaynak, “Bu mesele, uzun yıllardır Türkiye’nin en hassas noktalarından biri haline gelmiş, dış politikadan ekonomiye ve toplumsal yapıya kadar pek çok alanda zarar vermiştir. Sürekli kanayan bir yara gibi Türkiye’yi yıpratmıştır. Ancak artık sadece pansuman yapmak yerine, bu kanamayı durdurmaya çalışıyoruz. Eğer bunu başarırsak, Türkiye için çok büyük fırsatlar doğacaktır. Mevcut küresel konjonktür, Türkiye açısından ciddi avantajlar barındırıyor ve bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuna büyük katkı sağlayabilir.” şeklinde sözlerini tamamladı. Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.59404

 

 

Kaynak: Editör:
 
Etiketler: “Çağrı,, tamamen, koşulsuz,, şartsız, ve, talepsiz, bir, silah, bırakma, çağrısı.”,
Yorumlar
Bizim Gazete
Ulusal Gazeteler
Yazarlar
Alıntı Yazarlar
Anketler
Yeni haber sitemizi nasıl buldunuz ?
Adana

Güncelleme: 06.07.2022
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu