|
||
'Çürümenin nedeni holding ve tarikatlar' | ||
'Çürümenin nedeni holding ve tarikatlar' | ||
SİYASET Haberi | ||
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: Ülkede bir milyona yakın asker polis var ama kadınlar da, sınırlar da, çocuklar da güvende değil soL TV'de her pazartesi yayınlanan "Komünist Bakış" programında dün akşam gündemdeki gelişmeler değerlendirildi. Gökhan Kazbek'in sorularını TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yanıtladı. İsrail’in Gazze’ye saldırısının yıldönümü nedeniyle 7 Ekim’den bu yana bölgede neler yaşandığına ilişkin konuşan Kemal Okuyan, "7 Ekim’de Hamas’ın saldırısı İsrail’i kışkırttı ve bu yüzden binlerce insan öldü" argümanının doğru olmadığını söyledi.
'Filistinlilerin on yıllardır süren işgale direnme hakları var' İsrail’in saldırganlığının 7 Ekim’de başlamadığını hatırlatan Okuyan, "Hep söylenen bir doğru var İsrail Filistin’i bir açık hava hapishanesine döndürdü, ayrıca İsrail’in zaten saldırı hazırlığı yaptığı biliniyordu. Hamas’in müdahalesi İsrail’in eline koz verdi deniyor ama İsrail saldırganlığı için eninde sonunda bir mazeret bulacaktı. İsrail’in mazerete ihtiyacı yok, Filistinlilerin de on yıllardır süren katliama, işgale direnme hakları var. Filistin’in direnişinin meşruiyetini ortadan kaldıran bir durum söz konusu değil. İnsanların dışardan bakıp, Filistinlilere 'köle olun', 'hapishanede yaşayın', 'topraklarınız işgal edilsin', 'nefes bile alamayın' deme hakkı yok" dedi. 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde ve inisiyatifine ama başka grupların da katılımıyla gerçekleşen operasyonun meşru olduğunu ve daha sonraki yıkıma bakarak, 7 Ekim’deki Filistin halkının hamlesini gayrimeşru ilan etmenin yanlış olduğunu belirtti:
"Filistin halkının haklılığına dair bir kamuoyu var ama büyük devletler düzeyinde Filistin yalnızdır. Macron silah satmayalım diyor, AKP bir şeyler söylüyor ama icraat yok. Nasıl Azerbeycan petrolleri İsrail’e akıyorsa başka örnekler de var."
'İsrail'in arkasında sınıf gücü var’
Türkiye'nin güvenlik sorunu: Okuyan, insanların nasıl kendini güvende hissedeceğini anlattı
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, halkın inandığı bir toplumsal düzen olursa, paranın egemenliği son bulursa yurttaşların kendini güvende hissedebileceğini söyledi.
soL TV'de her pazartesi yayınlanan "Komünist Bakış" programında dün akşam gündemdeki gelişmeler değerlendirildi. Gökhan Kazbek'in sorularını TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yanıtladı. İsrail’in Gazze’ye saldırısının yıldönümü nedeniyle 7 Ekim’den bu yana bölgede neler yaşandığına ilişkin konuşan Kemal Okuyan, "7 Ekim’de Hamas’ın saldırısı İsrail’i kışkırttı ve bu yüzden binlerce insan öldü" argümanının doğru olmadığını söyledi.
'Filistinlilerin on yıllardır süren işgale direnme hakları var'
İsrail’in saldırganlığının 7 Ekim’de başlamadığını hatırlatan Okuyan, "Hep söylenen bir doğru var İsrail Filistin’i bir açık hava hapishanesine döndürdü, ayrıca İsrail’in zaten saldırı hazırlığı yaptığı biliniyordu. Hamas’in müdahalesi İsrail’in eline koz verdi deniyor ama İsrail saldırganlığı için eninde sonunda bir mazeret bulacaktı. İsrail’in mazerete ihtiyacı yok, Filistinlilerin de on yıllardır süren katliama, işgale direnme hakları var. Filistin’in direnişinin meşruiyetini ortadan kaldıran bir durum söz konusu değil. İnsanların dışardan bakıp, Filistinlilere 'köle olun', 'hapishanede yaşayın', 'topraklarınız işgal edilsin', 'nefes bile alamayın' deme hakkı yok" dedi. 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde ve inisiyatifine ama başka grupların da katılımıyla gerçekleşen operasyonun meşru olduğunu ve daha sonraki yıkıma bakarak, 7 Ekim’deki Filistin halkının hamlesini gayrimeşru ilan etmenin yanlış olduğunu belirtti:
"Filistin halkının haklılığına dair bir kamuoyu var ama büyük devletler düzeyinde Filistin yalnızdır. Macron silah satmayalım diyor, AKP bir şeyler söylüyor ama icraat yok. Nasıl Azerbeycan petrolleri İsrail’e akıyorsa başka örnekler de var."
'İsrail'in arkasında sınıf gücü var'
İsrail'in “Ne yaparsam yapayım arkamda uluslararası bir güç var” algısına sığındığını ancak İsrail'in arkasında sınıf gücü olduğunu ifade etti: "İsrail’in ötesinde uluslararası tekellerin silah gücü para gücü var İsrail’in arkasında, Filistin’in arkasında ise bu güç yok. O yüzden bu yıkım oluyor. ABD dahil olmak üzere ülkelerin devlet politikası ile kamuoyu arasında devasa bir fark var. Bu devam eder, bölgedeki güçlerin iç dengelerinde değişiklikler olursa o zaman Filistin halkı başka bir kuvveti arkasına alır ve bu tablo değişmeye başlar. Yoksa öbür türlü ABD’nin, Fransa’nın insafını bekleriz, AKP’nin sözde dile getirdiklerini fiiliyata dökmesini bekleriz, bunlar olacak iş değil."
'Bize düşen şey Türkiye’deki İsrail’in zayıflatılması'
Okuyan, Gökhan Kazbek'in "Ülkelerin iç dengelerindeki değişiklik mümkün mü?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Biz bölgedeki ilerici güçlerle de komünist partilerle de konuşuyoruz, bu savaş dinsel bir görüntü verdiği sürece buradan çıkış yok, bunun sonu yok. İslam alemi deniyor, o da şii ve sünni diye pat diye bölünüyor, oradan bir birlik çıkmaz. Zaten gerçek değil bu birlik, bu birlik gerçek olsa o zaman Suudi Arabistan İsrail’le ne yapıyor, Mısır, Türkiye bu iş birlikleri neden var? Ortada gerçekten yoksullarla zenginlerin kavgası olduğu bilince çıktığı zaman bir şeyler değişir. Hiçbir zaman örgütlenmiş, ayağa kalkmış, aklıyla ve bilinciyle hareket eden halkların karşısında duramazlar. Burada bize düşen şey Türkiye’deki İsrail’in zayıflatılması. Örneğin çarşamba günü üç büyük kentte bu dayanışmayı güçlendirmek için yürüyeceğiz."
'Kıbrıs ve Suriye’ye dikkat etmek gerekir'
TKP Genel Sekreteri, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dile getirdiği, "Türkiye İsrail tehdidi altında" iddialarıyla ilgili de yorum yaptı. Okuyan, "Bu soruya hiç düşünemeden evet diyebiliriz, çünkü İsrail yayılmacı bir ülke Türkiye de çok yakınında. İsrail ile Türkiye arasında yıllarca çok ciddi askeri, ekonomik, istihbari ilişki oldu. İsrail bölgede bir tehdit ve bu tehdidin Türkiye’ye yayılması çok olası" diye konuştu. AKP'nin yirmi küsur yıllık iktidarında bölgesel gelişmelerde hep bir fırsat aradığının altını çizen Okuyan, "Ticareti iyi biliyorlar, bölgesel olaylarda 'ben buradan nasıl yararlanırım' diye bakıyorlar. İsrail’in hamlelerini kendi hamleleri için fırsata dönüştürme arayışı olduğu çok açık. Bunu birkaç aydır dile getiriyoruz, özellikle Kıbrıs ve Suriye’ye dikkat etmek gerekir diyoruz" dedi.
'Türkiye’nin güvenliği delik deşik'
İsrail'in Türkiye için bir tehdit olduğunu kabul eden diyen Okuyan, "Aylardır Türkiye’de çökertilen İsrail casusluk şebekesinden söz ediliyor. Küçümsemek için söylemiyorum ama yayınlanan fotoğraflar filan anlaşılıyor ki İsrail istihbaratının Türkiye’deki yerleşik düzenine dönük operasyonlar değil. Yani belini kırdık denebilecek bir şey değil. Zaten burada temel mesele şu, içeride de dışarıda da piyasa kurallarıyla işleyen bu düzen güvenlik sağlayamaz" ifadelerini kullandı. Kemal Okuyan şöyle konuştu: "Ne yurttaşlarımızın ne de kendileri için de önemli olan 'milli güvenlik' çıkarlarını gerçekten koruyamazlar. Nedeni şu, daha önce de gündeme gelmişti F16’ların modernizasyonu İsrail’le yapıldı. Bu tür ilişkiler mühendislerin, teknik elemanların, şirket yöneticilerinin karşılıklı yan yana gelmesini gerektirir. Kim nerede, kimin yanında yer aldı bilemezsiniz. Sermaye sınıfını da yalıtmak mümkün değil. Biz neden devletleştirme diyoruz, eşitliği sağlamak için, sömürü olması diye evet ama ülke güvenliği için de gerekli. Eninde sonunda bu ülkede sosyalizm olduğunda da dünya böyle olduğu sürece bir güvenlik sorunumuz olacak. Devlet neden önemli burada? Çünkü piyasa kârı düşünür, nedir bu kâr, yabancı yaratımcı, işbirlikleri, ortalıklar… Devletken de ticaret yaparsın ama bu yönetilebilir bir şeydir. Bazı örnekler vereceğim, Altay Tankı yerli ve milli. Tankın kalitesine dair bir şey söylemiyorum ama bu tankın ana gövdesini Otokar yapıyor, Otokar Koç Holding’e ait. Koç Holding uluslararası bağlantıları en güçlü holdinglerden biri. Altay’da Hundai bağlantısı var, Hundai Güney Kore sermayesi, BMC var BMC’nin yarısı Katar yarısı Tosyalı Holding sermayesi. İşte burada güvenliği sağlayamazsınız, özel sektör işin içine girdiğinde kimin eli kimin cebinde hep karışır. Başka bir örnek Türkiye’de önemli bir yazılım şirketi var silahlı kuvvetlere hizmet veriyor ama NATO’ya da çalışıyor. Dijital güvenlik firması. Hem TSK’ye hem NATO’ya çalışıyor. NATO bağlantısı olan bir şirketin ülke güvenliği sağlayacağına nasıl güvenebiliriz? AKP sorun etmiyor çünkü NATO’cular ama afra tafra da yapmasınlar 'milli güvenlik' diye. Türkiye’nin güvenliği şu an delik deşik. Dış politika açısından baktığımızda NATO’nun, özel sektörün işin içine girdiği 'milli güvenlik' politikası Türkiye’nin güvenliğini sağlamıyor. Erdoğan’ın 'İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye' lafları havada kalıyor değil mi? Çünkü bunu söylersen bir şey yapamazlar da demek lazım. Bu söylem bir iç siyaset malzemesi mi oluşturuyor? İç politika ve dış politika geçişkendir, Özgür Özel’in söylediği gibi ayrı şeyler değildir. İsrail bir tehditse gereğini yaparsın ama yapıyorlar mı hayır."
'İsrail madem tehditti neden beraber Suriye’yi iç savaşa sürüklediniz?'
AKP iktidarının söylemlerinin tersine İsrail’e destek verdiğine dair sayısız örnek olduğuna işaret eden Okuyan, Şimdi İsrail’i karşıya alan söylemlerini neye dayandırıyorlar, İsrail desteğiyle Suriye’de bir Kürt devleti kurulabileceğine. Bunu bir milli güvenlik sorunu olarak ele alıyorlar. Ülkeler böyle tehdit senaryolarını bir günde gündem etmezler. Madem böyle bir tehdit vardı 2010’ların başlarında İsrail ve ABD ile beraber Suriye’yi iç savaşa neden sürüklediniz?" dedi. İsrail’in Suriye'ye dönük operasyonlarında "hiç kimsenin gıkının çıkmadığını" anımsatan Kemal Okuyan, böyle bir tehdit algısının bir günde yaratılmayacağını bunun "bir fırsat olarak görüldüğünü" belirtti. "AKP Suriye’de yeni hamleler peşinde. Bu da iddia edildiği gibi İsrail tehdidini savuşturmak için değil ortaya çıkacak hareketlilikten yararlanmak için" diyen Okuyan, bunun iç politikadaki yansımalarının dikkatle izlenmesi gerektiğini, masadaki seçeneklerden birinin bu olduğundan emin olduklarını anlattı. Okuyan, Erdoğan Türkiye’nin güvenliği Kudüs’te Şam’da başlar diyor bu da doğru değil o zaman İsrail de çıkar benim güvenliğim Ankara’dan başlıyor der. ABD başlattı bu hikayeyi benim güvenliğim tehlikede diyerek Afganistan’ı Irak’ı işgal etti" şeklinde konuştu.
'İsrail Türkiye’yi bombalayacak durumda değil ama bölge için büyük bir tehdit'
"Bu tür şeylerin büyük gürültü çıkarması gerekir ama Erdoğan çok sık dile getirdiği için bu tür söylemleri ne içeride ne dışarıda dikkate alınmıyor" diyen Okuyan, İsrail'in uluslararası bir tehdit olduğunu söyledi: "İsrail uluslararası bir tehdit, Nazi Almanya’sı gibi yayılma eğilimini teorikleştirmiş durumda. Ya kutsallık diyor ya güvenlik gerekçesi diyor. Bu tehlikeli, buna dönük uluslararası alanda ciddi bir itiraz yok. Evet İsrail Türkiye’yi bombalayacak durumda değil ama bölge için büyük bir tehdit elbette. Klavuzu, bekçisi, koruyucusu NATO olan bir ülke şapa oturur. Türkiye’nin herhangi bir meselede NATO’ya güvenerek hareket etmesi ya da halkta böyle bir beklenti olması son derece yanlış. İsrail’in Türkiye ile savaş haline girmesinin koşulları yok ama AKP’nin anlattığının dışında bir şeyden söz ediyorum, İsrail bölge halkı ve tüm insanlık için bir tehdittir. İsrail’i engellemenin yolları var, bunlar neden yapılmıyor? Geminizi yollamayın İsrail’i koruma tatbikatına, Azerbaycan’dan giden petrolü kesin, İncirlik, Kürecik gibi üslerden İsrail’in yardımına koşan ABD uçaklarına izin vermeyin. Bunlar İsrail’le savaşa girmektense, yapılabilecek şeyler."
'Çürümenin nedeni holding ve tarikatlar' Okuyan, son dönemde artan kadına ve çocuğa şiddetle ilgili de açıklamalar yaptı. Türkiye’de en önemli terörün kadınlara ve çocuklara karşı olduğunu buna karşı "İdam gelsin deniyor, işkence yapılsın" denildiğini, ancak bunun hiçbir şeyi çözmeyeceğini ifade etti. "Bugün kadınlara karşı işlenen suçların cezası yok ama burada esas mesele bu durumlara neden olan ortamı değiştirmek lazım. Koruyucu hekimlikte olduğu gibi bu zemini değiştirmek gerekir. Neden cinayetler, intiharlar, tacizler, suç oranları artıyor? Milli çıkar dedikleri şey muhalifleri, gazetecileri, twit atanları susturmak. Birisi çıkıyor otomatik tüfeklerle poz veriyor yarım dakika karakola gidiyor ve salınıyor. Dolayısıyla bugünkü güvenlik meselesi tamamen holding ve tarikatların çıkarlarını korumak içindir, nokta. Toplumu da uyuşturdukları için uyuşturucu da gırla tüm değerler sistemi çökmüş durumda. Din, vatan millet deyip arkasına sığınıyorlar. Holding ve tarikatların neden olduğu çürümeden söz ediyoruz. Bu çürüme devlet bürokrasisini de satın alıyor, herkes birbirini satın alıyor, göz yumuyor. Sürekli birileri yakalanıyor, cezaevleri doldu ama suç oranları artıyor. 400 bini geçti polis sayısı, 500 bini geçkin asker var, istihbaratçısı derken bir milyona yakın bir sayı. Neyimiz güvende peki? Sınırlarımız güvende değil, sürekli suç işleniyor, kadınlar ve çocuklar güvende değil… Uyuşturucu, suç örgütleri öyle bir döngüye girdi ki yakalanmaları herhangi bir aksamaya neden olmuyor, sirkülasyon devam ediyor. Bu sistem bunun üzerine kurulu, Türkiye’de cılkı çıktı ama dünyada da durum böyle. Fransız istihbaratının dahil olduğu bazı patlamalar oldu on yıl kadar önce, başka Avrupa ülkelerinde de oldu. Bu olayların bir bölümünü IŞİD’e yıktılar filan ve temel hak ve özgürlüklerini kısıtladılar insanların. Türkiye’de de yasalar yetersiz diyerek bu olaylara müdahale etme bahanesiyle toplumsal dinamikleri engelleyecekler. Ama suçlular istedikleri gibi suç işlemeye devam edecek çünkü zemini kurutmadan engelleyemezsiniz. 'İdam gelsin, cezalar artsın' derken bir bakacağız yazı yazmışsınız daha önce 3 yıl olan cezanız 6 yıla çıkacak. Bu atmosferden yararlanmalarına izin vermemek gerekiyor. Ne yurttaş güvenliği, ne sağlık güvenliği ne gıda güvenliği yok ortada. Türkiye’de artık sağlıklı gıdaya erişmek neredeyse güvende değil. Bu düzen ne kadınların ne yaşlıların güvenliğini, ne de dış politika güvenliğini sağlar. Depremde güvenlik yok, sağlıkta güvenlik yok, selde güvenlik yok ama bir milyon güvenlikçi var. Ancak halkın inandığı bir toplumsal düzen olursa, paranın egemenliğinin olmadığı bir düzen olursa insanlar kendini güvende hisseder."
'Sosyalizm suçun zeminini kurutur, eşitlikçi ve güçlü bir Türkiye için bu düzenin değişmesi gerekiyor' Sağcı iktidarların gerektiğinde kullanmak üzere ellerinin altında suç örgütü bulundurduğunu belirten Okuyan, "Sosyalist bir düzende suçun zemini ortadan kalkıyor, işsizlik, yoksulluk ortadan kalkıyor" dedi. Okuyan şunları söyledi: "Dolayısıyla genç birisi uyuşturucu satıp para kazanayım, 200 bin için şu adamın ayağına sıkayım demeyecek. Buna ihtiyaç kalmayacak, hâlâ yapmaya deneyenlerle de aktif mücadele edecek bir toplumsal örgütlülük olacak. Sosyalizmde güvenlik politikaları halka dayanır. Yoksulluk ve adaletsizlik artıkça artıyor çürüme de. Türkiye’de kafası çalışan herkes hak edilmiş bir zenginlik diye bir şey olmadığını biliyor, dolayısıyla çalıp çırpmanın, cinayetin meşrulaştığı bir ülkeye dönüştük. Sosyalizm suçun zeminini kurutur, hiç suç olmaz demiyoruz ama olan suçla da mücadele edilir. Ama Türkiye’de fren patladı. Ben Türkiye’nin hem yurttaşlarının güvenliğinden hem de ülkenin güvenliğinden ciddi ölçülerde kaygılıyım. Bir an önce bu ülkenin iyiliği için kalkınmış refah içerisinde eşitlikçi ve güçlü bir Türkiye için bu düzenin değişmesi gerekiyor. Paranın egemenliğinde olan bu, gençlerimiz kendilerini de öldürüyor, birbirlerini öldürüyorlar."
'Anayasa hazırlığının parlamento açısından meşrulaşması AKP açısından kazanım' TKP Genel Sekreteri, yeniden gündem olan Anayasa tartışmaları için de değerlendirmeler yaptı. Okuyan, Erdoğan’la Bahçeli’nin tavırlarının yeni anayasa hazırlıklarının ötesinde kimi arayışlar olabileceğini düşündüğünü dile getirdi. "Suriye’yi dış politikayı kapsayan gündemler olabilir bunu göreceğiz zaman içerisinde" dedi. Anayasa konusunda DEM Parti'nin mutlaka somut karşılık isteyeceğini kaydeden Kemal Okuyan, "AKP’nin yapacağı ve MHP’nin destekleyeceği bir anayasa bu talepleri ne kadar karşılar bilemiyoruz. Ama yeni bir anayasa hazırlığının parlamento açısından meşrulaşması AKP açısından kazanımdır" şeklinde konuştu: "Bizim için bu parlamentonun bir anayasa yapma meşruiyeti yok, yeni bir dönüşüm mü yaptılar, karşı devrim mi yaptılar, zaten yapılan karşı devrimin anayasası yürürlükte. Dediğim gibi ben bu adımın dış politika ile ilgili olabileceğini düşünüyorum."
'BRICS ile ilişkilenme Türkiye’nin yararına olur ama BRICS Türkiye’nin kurtuluşu olamaz' Kemal Okuyan, gazeteci Mehmet Ali Güller’in kendisine video yoluyla gönderdiği, "Çok kutuplu bu dünyada BRICS diye bir olgu var, özellikle küresel güney ülkelerini cezbediyor. TKP, Türkiye’nin BRICS üyeliğine nasıl bakıyor?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "TKP doğal olarak Türkiye’de sermaye egemenliğini yıkmak isteyen bir parti. Uluslararası alandaki, Türkiye içerisindeki gelişmelere yaklaşımımızda bu var. Türkiye bir NATO ülkesi, Almanya çok kritik bir ülke, Türkiye enerji yüzünden Rusya ile çok ilişki kuruyor ama Türkiye ekonomisinin yönü Avrupa Birliği’ne dönük ve bu halkımızın zararına. Türkiye’de bugün NATO’nun ve batılı emperyalist ülkelerin etkisini ve varlığını seyreltecek her gelişme iyidir. Bugünkü sistemde olmaz ama NATO’dan çıkılması iyi bir şeydir. NATO’nun gölgesinin ortadan kalkması emekçi halka enerji verir. BRICS şu anda bir askeri ittifak değil. Son gelişme hamlesiyle beraber birbiriyle sorunlu ülkeler BRICS’e ya girdi ya da girmeye çalışıyorlar ve sayı epey kabarık. Bu ülkeleri yan yana getiren şey, ABD ve onun müttefiklerinin hegemonyasından rahatsızlık duyuyor olmaları. Bir bölümü ABD ile karşıtlık ilişkisi içerisinde bir bölümü pazarlık yapıyor. Israrla bu birlikteliğin ekonomik bir işbirliği platformu olduğu vurgulanıyor, zaten bir askeri boyutu yok. Ama ekonomik ilişkiler uluslararası alanda siyasi ve askeri işbirliğini de beraberinde getiriyor, dolayısıyla 'şimdilik yok' demek daha doğru. Şu etapta BRICS ile Türkiye’nin ilişkilenmesinin Türkiye’nin yararına olacağına dair yaklaşımımız var ama BRICS Türkiye’nin kurtuluşu olamaz. Türkiye’nin NATO ile emperyalist ülkelerle olan ilişkisinin seyrelmesi zayıflaması bizim çıkarımızadır. ABD’nin ve Avrupa’daki önemli emperyalist ülkelerin eli zayıflar. Türkiye’nin bazı başlıklarda yeni bağımlılık ilişkileri geliştirmesi, enerji başlığı gibi Türkiye’ye zarar veriyor. BRICS Türkiye’nin çehresini değiştirmez, asla böyle bir şey olmaz. Çok karmaşık bir toplam var, Küba, Hindistan, Pakistan… Bunlar tabi savunmadaki ülkeler, ABD’den rahatsız olan ülkeler. Teröre yardım eden ülkeler listesi var hepimiz biliriz, Küba buradan çıkarılsın diye mücadele ediyoruz. ABD’nin bir de 'piyasa ekonomisi olmayan ülkeler' diye bir listesi var. O listede yer alan ülkelere dönük keyfi uygulamalar getiriyorlar. Birçok ülke ABD’den bezmiş durumda, ABD’nin elinde sopa ile her şeyi belirlemesinden rahatsız oluyorlar. Yani asla önemsiz değil ama genişledikçe çelişkiler de artacak." |
||
|
||
Etiketler: 'Çürümenin, nedeni, holding, ve, tarikatlar', |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.