Recep Tayyip Erdoğan milyonlarca EYT’liyi sevindirdi.
1999 öncesi sigorta girişi olan, prim gününü doldurmuş olan insanları emekli etti. Bu çok güzel bir gelişmeydi.
Fatih Tekbaş’ın köşesini kullanarak, onun adına yazıyorum. Bu sadece bizim sorunumuz değil, herkes yaşıyor.
Biz fazlasını yaşadık galiba.
Herkes gibi pirim gün sayımıza baktık, neredeyse 7 bin iş günü, fazlamız vardı eksiğimiz yok sanıyorduk.
5 Mart günü SGK yaşlılık emekliliği için baş vurumuzu e-devletten yaptık.
Fatih Tekbaş 1995 girişliydi.
Önce SSK’dan, daha sonra 5 yıl kadar Bağ-Kur’dan yatırdık.
Tekrar SSK’ya döndük. Hayat şartları zorlaşınca, işine son vermek zorunda kaldım.
Sonra Fatih beyle yollarımız ayrıldı.
Lakin inşaat işlerinde çalıştığı için, düzenli prim yatırmayacağını kuşkusu içimde olduğu için, dört çocuk babası olduğu için, bende primlerini yatırmaya devam ettim.
Gün geldi, 5 martta e-devletten giriş yaptık.
Bekle, bekle gelişme yok.
E-devlete giriyoruz, evrak “beklemede” diyor, başkada bir şey demiyor.
Tam 4 ayımız boşa gitti.
Tabii Adana Ak Parti Milletvekili Abdullah Doğru’ya anlattık…
Sağ olsun ilgilendi.
Aksine hastayım, bu hengamede koşturuyorum.
Bir hastane, bir SKG’una…
Bize SSK’ların çakıştığını, askerlik borçlanmasıyla bu işin olacağını söylediler.
12 Haziran günü başvurumuzu yaptık, geçmiş haklarımız yeniden müracaat ettiğimiz için ölmüştü.
Bankadan kredi çektik, 315 gün askerlik borçlanmasını yatırdık, yeniden dilekçe ile başvuruda bulunduk.
14 Haziran günü.
Müdür Yardımcısı Davut bey, “İşleminiz tamam, maaşınız Temmuz’da bağlanır” dedi.
Kardeşim Adana dışında olduğu için çalışıyor. Gelmiş SGK’una gitmiş, işinin olmadığını söylemişler.
Evdeyim, hiç halim yok.
Kardeşime üstelik kızdım, “Pişmiş aşa niye su katıyorsun” diye.
Gidince öğrendik, haklıymış, verdiğimiz dilekçenin girişi yapılmamış.
Çünkü bana teminat veren kişi Sigorta Bölge Müdür Yardımcısı Davut bey idi.
Tekrar kalktım SKG’na gittim. Davut beyin odasına girdik.
Baktı, olmamış, memurlarını aradı, ulaşamadı.
Davut bey; “Biz mesai yapıyoruz, görevimizin başında çalışıyoruz. Ben sizi ararım” dedi.
Fatih Tekbaş’ın telefonunu aldı, bende kendi telefonumu verdim, almak istemedi, zorla verdim, ne olur ne olmaz diye.
24 Haziran günü kardeşimi aradım, zor ulaştım, Adana dışında çalıştığı için ulaşmak zorlaşıyordu.
SGK’undan kimse aramayınca, pazar günü diğer kardeşimi gönderdim Zeynel beyi…
Ama in cin top oynuyor, üç dört kişi çalıyor… Bir görevli çıkmış; “Sen nasıl içeri girebilirsin” diye…
Sanki bana kozmik odaya girmiş, sonuçta o da bir kamu görevlisi.
***
Bugün günlerden 26 Haziran 2023 günü sabah gittim, kalabalık vardı, kime neyi soracaktım, sinirlerim alt üst oldu, Davut bey izne çıkmış, diğer Müdür Ali bey ise bir toplantıya girmiş, ne zaman çıkacağı belli değil, gazete hazırlıyorum baskıya gidecek, hiç vaktim yok.
Sosyal Güvenliğin kapısından çıkarken gözyaşlarımı tutamadım.
Ağladım.
Biz ne hallere düşmüştük ya öyle…
31 yıldır bu ülkeye ve Adana’ya bir gazeteci olarak hizmet vermişim…
5 Mart’ta müracaat ettiğim emeklilik dilekçesini lütfedip dönmeyen, geciktiren SKG’na ben ne diyeyim.
Erken uyarsaydı da beni, zamanında yapsaydım. Ben bu konularda bilgi sahibi değilim, mesleğimi sorsunlar söyleyeyim.
Herkesin bir uzmanlık alanı var.
Sorsan çalışıyorlar, sorsan 5 -6 milyon insanın işlerini yapıyorlar, yığılma var derler.
Kardeşim senin sistemine ben başvurmuşum, şu eksiğin var, tamamla getir desene, sen niye benim 4 ayımı çalıyorsun.
İşlerimi yapıyorum, ama kayda almıyorsun.
Bankadan borçlandım, benim borcumu sen mi ödeyeceksin.
Yeter artık bu devlettin hantal anlayışından bana gına geldi.
Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ederim.
Tebdili kıyafet ettirsin 4. Murat gibi, Devlet Dairelerinin koridorlarında bir dolaştırsın.
Artık yeter.
Ben bile bu işi Milletvekilline söylememe rağmen yaptıramıyorsam, normal vatandaşın işi hiç olmaz.
|