Moved Permanently

Adana’nın kalbi Seyhan.

Plansız büyüyen bir şehir. Kentsel dönüşüm aslında bir facia, (yıllar sonra ortaya çıkacak) insanlar küçücük evlere hapsediliyor.
İnsanlar yaşamından sonra emekli oluyor ve dinlenmek için bir ağaç altı arıyor.
Hafta sonu çocuklarda parklarda koşturmak istiyor.
Önce şunu belirtmek lazım.
Adana sıcak bir yer, hem de çok sıcak…
Cehennemin ön provası Adana deniyor.
Sarı sıcakları meşhurdur.
Bu uğurda sokaklarda araba çeken birçok atlarımız çatlayıp ölmüştür!
Adana gittikçe köy kentten, metropole dönüşüyor.
Bu defa beton yığınları blok blok gök yüzüne yükseliyor.
Rüzgarın yönü, güneşin girişi engelleniyor.
Ne demek istediğimi anladınız siz.
***
Seyhan Adana’nın kalbi demiştim.
Hakikaten öyle, Adana’nın trafik yükünü çeken Seyhan oluyor.

Gün içinde Seyhan’a uğramayan Adanalı yok!
***
Seyhan’da Atatürk Parkı, Ziyapaşa Çocuk Parkı, İnönü Parkı Adana’nın tam merkezinde.
Merkez Park, Seyhan Nehri kıyısında olduğu için, hafta sonu insanların uğrak yeri oluyor.
Adana’nın sıcak olduğu unutularak, İnönü Parkı 15 yıl önce şahane oturulacak, nefes alınacak bir yerdi, Zihni Aldırmaz döneminde maalesef yerler betonlaştırıldı, güvenlik açısından birçok ağaçlar kesildi. 
***
Ziyapaşa Çocuk Parkı içinde yok yok!
İki muhtarlık binası, bir tuvalet, bir bekçi evi, bir doğalgaz istasyonu, bir PTT kutusu ve ufak tefek kurum kutucukları!
5 dönüm ya var ya yok!
4 giriş kapısı, üçünde yasemin çiçekleri var, diğer kapı 10 yıldır bakımsız ve bir bitki yok!
Burada ağaçlar kesildi, yaşlı insanlarımız dinlenmek için çardağın altını tercih ediyor, Allah için bir esinti olmayacak, çünkü artık park olmaktan çıktığı gibi, ağaç sayısı da tek tük kaldı.
Çocukların rahatlıkla oynayabileceği, koşturabileceği bir alan yok, her yer mezbelelik!
Bu parkımız her saat başı madde bağımlıların ve uhucuların uğrak yeri oldu. Ağaçların kesilmesi tabi güvenlik açısından deniyor. 
İnsanların sağlığı önemli değil.
Burada yasemin çiçekleri gelişi güzel budanıyor, çiçek açması neredeyse önleniyor!
***
Bundan 9 yıl önce Atatürk Parkı’nda ben bizzat üç yüz kesilmiş ağaç kütüğü fotoğraflarını çektim. Yerlerine yenisi dikilmedi, 2014 yılında giderayak Sözlü döneminde 100 yakın portakal ağacı dikildi.
***
Adana’da nefes alınan merkezi tek yer Atatürk Parkı’mız. 
Defalarca yazdım, Emniyetimiz burada bir polis noktası oluştursun diye.
Ama kolaylıklarına geliyor, ağaç kesilsin diyor.
Adana’nın sarı sıcağını unutuyor.
Burası bir İngiltere değil, parklarında pek ağaç olmaz, onlar güneşe hasret, biz ise serinliğe…

Her gün olay, her gün vukuat, her gün bir hadise çıkıyor.
Mutlaka yaralamalar meydana geliyor, herkes üzerinde çakı taşıyor.
Özellikle yaşları 15 ila 20 yaş arasındaki gençler, madde bağımlıları, hapçıların uğrak yeri maalesef Atatürk Parkı oluyor.
Gelene gidene sataşıyorlar!
Burada 4 tane güvenlik ile bu iş yürümez!
Nereden bakarsan bak, park alanımız 50 dönüm gibi bir alan!
Güvenlik Atatürk heykelini mi, 75. Sanat galerisindeki klimalara mı, yoksa spor aletlerini mu korusun.
Güvenlik orada niçin var, neden sayı yetersiz?
***
Bir zamanlar Kurtuluş Mahallesi, Reşatbey Mahallesi ve Cemalpaşa Mahallesi nezih yerler arasında gösteriliyordu. Bu insanlar dinlenmek için parka geliyor, Allah korusun kavga aralarında da kalabilirler.
Belediye mutlaka burada bir sosyal tesis işletmeli, (bir tek Adana’da belediyenin sosyal tesisi yok)  güvenlik sayısı artmalı, her yere ser serpe yayılan Çınarlı Mahalle muhtarı kendi mahallesinde bir yer gösterilmeli. Orası bir ticarethane değil! 
Adana ölüyor, bitiyor, insanlar evlerine hapsetmeyelim.

PASOLARIMIZ

Mavi canlara bir haller oldu. Gazetecilere verilen pasoları kabul etmiyorlar, benim başıma da geldi. Geçenlerde gazeteci Hüseyin Yetiş’in başına da geldi.
Yarı yolda indirildi.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ile Adana Büyükşehir Belediyesi arasında protokol yapılıyor, bu sadece Adana için değil, bütün Türkiye’de geçerli.
Devletin verdiği bir hak.
Toplu Taşıma Koopçuların iddiası; Cemiyetin önüne gelene paso verdiğini söylüyor.
Verilen pasoları da kabul etmiyor, Cumhurbaşkanlığın verdiği kartları geçerli sayıyor.
Bütün gazetecilerde turkuaz basın kartı yok, turkuaz kartı olmayınca gazeteci sayılmıyor mu?
Toplum içinde insanları rencide ediyorlar.
Cumhurbaşkanlığı birçok kişiye turkuaz kartı veriyor, onlar gazeteci olmasa da, veriliş nedeni yaygın ve yerel basına hizmet vermesi. 
Toplu Taşıma Sayın Başkanlar Göger, Sayın Durak, Sayın Baysal, Sayın Uslu, Sayın Yaşar, Sayın Yalçın siz bu hatlara talip olurken, kimleri ücretsiz taşıyacağınızı biliyordunuz, ee, o halde bu yaygara neden? 
Neden gazetecileri günah keçisi ilan ediyorsunuz, neden toplum içinde onları küçük düşürüp, onurları ile oynuyorsunuz?

Sayın Cemiyet Başkanımız bu başkanlar ile acil bir toplantı düzenleyip bu sorunu çözmelidir? 
Yoksa istenmeyen manzaralar yaşanır ki, iki tarafta çok üzülür.