Moved Permanently

Temmuz’un ilk haftasında Buğra Kuki’nin instagram sayfasında #400Köpeknerede? Diye paylaşıma rastladım. Haliyle Hayvanhakları savunucusu olarak merak ettim, üzüldüm. 
Olay Pozantı sınırları içinde cereyan etmiş.  
Buğra besleme yapıyor, hangi köpeğin nerede, kaçı küçük, kaçı büyük, kim yaralı, kim hasta, kim anne bunların hepsini tek tek iyi bilir. Beyninde yazılıdır. 
Bir baktım takip ettiğim Paw Guards sayfasında kampanya başlatmış,  #400KöpekNerede? Diye soruyor. 
Hayvanseverler soruyor, cevap Başkan Mustafa Çay’dan geliyor. “Allah belamı versin, ben yapmadım” diyor. 
Karşılıklı Karagöz/Hacivat atışması yaşanıyor.
Birbirlerine sallıyorlar. 
Hayvanseverlerin Pozantı Belediye Başkanına ne garezi olabilir?
Başkan ikinci döneminde seçildiğinin ikinci yılında yine bu olaylar gündeme gelmişti. Sonra Fetö suçlamasıyla cezaevine girdi, Hayvanseverler; “Belasını buldu, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste “dediler. 
Daha birçok belalar okudular. 
Cezaevinde yaklaşık 1 yıl kaldı. Üçüncü dönem yine seçildi.
Şunu hemen belirtmeliyim ki, Hayvanlar konusunda AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi, Komünist’i ateisti, imanlısı, imansızı hepsi şiddet konusunda birleşiyorlar. Şunu bilmiyorlar ki, hayvanlar siyaset üstü bir konu, Problem diye…
Heyşting’de 400 köpek nerede diye soruyor. Bu ses sadece Pawguard’tan gelmesi ne kadar ilginç. 
Haytap, Haykonfed gibi büyük hayvan federasyonları ne gibi çalışma yaptı? 
Neden güçlerini birleştirmiyorlar? 
Aralarına son iki yılda Pawguard’ta girdi. Herkes dernek kuruyor. Ama hayvanseverler ne yazık ki bir araya gelemiyor, SORUMLU/SUÇLU KİM DERSENİZ, hemen belirteyim BİZ HAYVANSEVERLER. Gücümüzün farkında değiliz, kısa olsun, öz olsun, az olsun ama benim olsun manifestosu hakim.
Öyle dağınık olunca, herkes kılıcını çeker, araya dalarlar. 
O zaman seni, beni ve onu tanımazlar, istedikleri gibi cirit atarlar. 
Durum bu yani, Sarıkız hikayesi gibi.
Sahi 400 köpek nerede?
Cevabı bulunmuş değil.

Sosyal medyaya çok giremiyorum, ama bu aralar bayağı paylaşım yaptım. Başkan Mustafa Çay bana da etiket yapmış, bu işin içine girmek istemiyorum, çünkü yanlış anlaşılmaya müsait bir konu, etiketi kabul etmedim. 
İkinci  sorumlu ararsak İKTİDAR…
20 yıldır iktidarda, 100 defa projemi sundum, çözüm adresi benim dedim. Mehmet Özhaseki, Julide Sarıeroğlu, Numan Kurtulmuş, Necdet Ünüvar gibi isimlerin yanı sıra, CHP’den önemli siyasi aktörlere de sundum. Ömer Çelik bir ara bana; “Seni Ankara’dan hayranlıkla izliyorum” demişti.  Ama elini taşın altına koymadı.
Hakkını yemeyeyim, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hüseyin Sözlü projemi kabul edip, beni Fatih Karayandı’ya yönlendirdi. Adana hayvanbarınağında ben fakirinde yüzde 30 katkı payı vardır. En azından hayvanlar kokmuş yemek yemiyorlar, ben ve eski Ak Partili meclis üyesi Sıtkı Polat bunun mimarlarıyız. Zihni Aldırmaz döneminde ve Hüseyin Sözlü döneminde ambülanslar alındıysa bu benim eserimdir. Büyükşehirşehir Meclisi’nde ve Yüreğir Belediye meclisinde konuşmuş biriyim.
Sivilin orada konuşması mümkün değil. Zihni Aldırmaz’a ve Fatih Kocaispir’e teşekkür ederim. 
***
Gelelim Mustafa Çay konusuna…
Pozantı’dan sosyal medyadan cevap veriyor, ben yapmadım, bilmiyorum, şudur budur diye…
Orada bir görüntü var, koca tır kazılan bir yere siper edinmiş, kepçe bir şeylerin üzerini kapatıyor.
Başkan bunun moloz olduğunu açıkladı.
Not; (Bir şeyin üzerinin kapatılması için tehlikeli atık, nükleer atık, covit veya kuduzdan ölen birinin üzeri betonla kapatılır…)
Ben inşaatçı bir babanın kızıyım. 
Kısa bir örnek…
1997 yılında Başkan Aytaç Durak bizi Kabasakal tarafına götürdü. Konuştu konuştu, “Yav çocuklar biz metrodan çıkaracağımız molozları nereye dökelim, az buz değil” dedi.
O yıl trafik kazasında kardeşim Hacı Mehmet Tekbaş’ı kaybetmişim, Kabasakal mezarlığını su yolu yapıyoruz. 
Mezarlık yolu çok tehlikeli ve dardı. Hatta yol arazilerden 10-15 metre yukarda kalıyordu. 
Bendeniz; “Başkanım bakın yol dar ve tehlike arz ediyor, siz bu molozları buraya dökseniz de yol genişlese, bu da bir hizmet olur” dedim.
Öylede yaptı, molozları sıklaştırdı, yolu genişlettirdi, ama molozları kapatmak içinde üzerine beton dökmedi. 
***
Mustafa Çay strateji hatası yaptı.
Kendisine çağrı yapan Hayvanseverleri ve STK’ları Pozantı’ya davet eder, o yeri onlara göstermeliydi.  
Ters köşe yapmalıydı. 
Ama ne yaptı, onlarla söz yarışına girdi. 
Basın danışmanı da topa girdi, bize oradan sataştı. Köpeklerin küpe numaralarını istedi.
Şunu öğretmemişler, oraya buraya atılan hayvanların emin olun çoğunda küpe yoktur. Eğer vakti zamanında Devlet’in resmi kurumu belediyeler kısırlaştırma yapmış olsaydı, bu canlar çoğalmaz, bu yazılar yazılmazdı. 
Mahkeme-i Kübra var… Ergeç herkes o tadı tadacak. Mahşerde bizler susup onlar konuşacak…
Rabbimden tek dileğim, vicdansız belediyeler, katil belediyeler, görevini yapmayan katil görevlilerinde bir sonraki hayatlarında dünyaya veya Araf’ta köpek olarak yaratılmalarını Rabbimden istiyorum. 
Said Nursi’nin dediği gibi; Zalimler için YAŞASIN CEHENNEM, iyi ki Rabbim cehennemi yaratmış…
Dakik şaşmadan, ilahi adalet er geç işler!
Mustafa Çay çözüm yerine, tartışmayı alevlendirdi, bakalım bunun sonu nereye varacak, birkaç yerde mahkeme açıldığını biliyorum. 
Artık adalet buna karar verecek? 

***
Söze Buğra ile girdik, onunla tamamlayayım.
Eski komşum, Atatürk Parkı’nda birlikte köpeklerimizi gezdirirdik. Yıl 2009-2011 arası…
İyi bir hayvansever ve mücadele yanı kuvvetlidir. Zehir gibi kafası var, o ne diyorsa doğrudur, kendisini çok iyi tanıyorum. 
Kendimizi şöyle şanslı hissediyoruz, iyi ki sessizlerin sesi olma şansını Rabbim bize bahşetti. Onların sesi olmaya devam edeceğiz. 
Artık bir oyum var, kim canlarımızı düşünürse, değer verirse, onu destekleyeceğim.  
Kaybolan canlar adına 22 Temmuz’da saat 11’de Adana Büyükşehir Belediyesi önünde bulaşalım.