26 Mayıs 2019 yılında hayatımdan ebediyen çıktığından beri, varlığın olmazsa da benle birliktesin, hiç kopmadın.
Ah be kızım dünya senin bildiğin gibi, hiç değişmedi, belki biraz mevsimler yer değiştirdi, dünya kaynıyor, yanıyor, seller, sular, depremler, heyelanlar yaşanıyor, ama insanlar hep aynı be kızım.
Bilsen senin ırkın ne acılar çekiyor?
Beni şaşırtan Hindistan halkı bile, ota böceğe, taşa tapan halkı senin ırkına zulmediyor.
Türkiye dahil, dünyanın her yerinden katliam haberleri geliyor.
Düşünemiyorum, aklım almıyor.
Kötülük tohumu içimize neden yerleşir ve bizi esir alır, neden bizi kontrol eder?
Neden her şeyin üzerinde görürüz kendimizi?
Bak şu gelip geçenlere, kimler gitmiş, Allah’ın yarattığı peygamberlere, hatta Sultan Süleyman’a bile kalmamış bu dünya…
Hiç ölmeyecekmiş gibi, bir an kiracı olduğunu unutuyor, kazık çakacakmış gibi seni fazlalık görüyor, eziyete devam ediyor.
Sanki bütün kötülükleri sen peydah etmişsin gibi, bütün öfkeleri sana kusuyor!
Eşrefi mahlukat şiddette sınır tanımıyor, öldürüyor, hıncını alamıyor, öfkesini kontrol edemiyor, boğazına ip geçiriyor, cümle alem görsün diye ağaçlara, kapıların üzerine, korkuluklara, aracının yanına veya arkasında sallandırıyor, ya da yerlerde süründürüyor.
Kedi/köpeklerde öldürme şekilleri içeren videolar çekiyorlar.
Cellatlar testereyle, ateşle, yapıştırıcıyla, makatına şişe koyarak büyük abdestini yapmaması için, kulaklarını dipten kesme, tecavüz için dişlerini kesme, toplu toplu zehirlenmeler daha neler neler? Olmadı arabayla üzerinden geçmeler. Ağzını ve patilerini bağlayıp denize ve çöle atarlar, kimseler görmesin diye.
Sahipli olanlar farklı mı, balkona koyar, aç susuz bırakır, kimi de evlerinde bir metre iple bağlar evin içinde dolaşmasın diye.
Eline tabancasını, döner bıçağını, tüfeğini alanlar ava çıkar, onların av malzemesi olursunuz?
Dünya sizin icin cehennemsi bir yer olur.
Hiç bir yere sığdıramazlar sizi, sokakları, kapı önlerini, park alanlarını dar ediyorlar. Tekmeliyorlar.
Aç susuz bırakıp, dövüyorlar.
Sanki üremeyi, sanki çoğalmayı siz istediniz. Köylüler, çiftçiler sizi çiftleştirip, doğum sonrası bir çiftini alıp, diğerlerini dağlara, uçsuz bucaksız ormanlara attı. Nankör, kurnaz, intikamcı, yüreği nefret dolu insancıklar sizi bu hale getirdi. Açlıktan kendi derilerini, kendi özsuyunu içtiniz, yavaş yavaş ölüme koştunuz.
Bunlar hiç değişmedi Yumoş’um.
BARINAKLAR?
Barınakların amacı takatten, güçten düşmüş, bakıma muhtaç, hasta, yaralı hayvanları geçici olarak tedavilerini yapmak, sağlıklarına kavuşturmaktır.
Oysa şimdi ki barınaklar bu canların haklarından geliyorlar, örneklerini kamuoyunda çok duyduk ve medyada çok gördük.
Tel kafeslerin, demir kafeslerin içinde, iki metre, üç metre bir metre alanlara onlarca köpeği doldurup, aç bırakıp, birbirlerini parçalatıp, uzaktan seyrederler.
Kaldıkları yeri temizlemezler, bok içinde yüzerler. Çileleri bitmez, kışın üzerlerine soğuk su tutarlar, betonda yatırırlar, hasta olduklarını görmezler!
Doyurmazlar, bir deri bir kemik kalırlar, birbirlerine saldırırlar, yetmezmiş gibi, görevlilerin ellerinde sopa veya kürekle vurarak öldürürler!
Barınaklarda görevlendirilen insanlar, patili dostlardan nefret eden defolu insanlardan seçilir.
Bu arızalı insanlar barınaklarda ki dostlarımıza kan kustururlar…
DERNEKLER
Barınakların üzerinde tahakküm kurmak yerine sürekli İban numarası verirler, oysa patili dostlarımızın sorunlarını gidermek en önemli işleri olacağına, kısırlaştırmada ayak diretseler, sanki sorunun çözümünü istemezler, gıdım gıdım ilerliyorlar.
Hayvanları koruma dernekleri de sürekli para topluyor.
Dört beş hayvana bakanlar sürekli iban veriyor, nerede düşkün ve hasta bir hayvan varsa onun fotoğrafını paylaşıp destek isterler.
Derneklerde bunun yanında masum değil…
Bir gösteri veya mitng yapılsa oraya bir elin parmakları sayısınca gelirler.
Nedense bir araya gelemiyorlar…
Amaç hayvanları zulümden kurtarmak değil mi?
Hepsi SEN / BEN kavgası içinde.
Olan bu canlara oluyor Karakızım Yumoş’um!
26 Mayıs 2019 yılında terk ettin ya, sanma her şey düzeldi, dünya aynı dünya, ama insanlar puşt, insanlar gevşek, insanlar deccal, insanlar şeytan, insanlar doyumsuz, insanlar hırslı, insanlar kötü, bukelamun gibi.
ÜÇ BEŞ ŞAHSİ KİŞİLER VAR GERÇEKÇİ
Kendilerini patili dostlara adamışlar, onlara diyeceğim olamaz. Kimi Bursa’da, kimi Sakarya, kimi Karadeniz, İç Anadolu, Güneydoğu ve Akdeniz’de kendini bu canlara adamış sessiz kahramanlar var.
Bu camiada onları çok iyi biliyor.
Bu canlar çekiyorsa, hayvan sevdiğini söyleyenler yüzünden çekiyor ve bir araya gelip güç oluşturamıyorlar.
O yüzden Yumoş’um sosyal medya hesabımdan bütün hayvan sevdiğini söyleyen varsa hepsini attım. Samimi olanları bıraktım.
Sizinle ilgili gelişmeleri, yumoş-minik-tekbaş facebook hesabından takip edeceğim.
Gerçi şiddet aynı hızıyla devam ediyor, değişen ve değişmeyen tek gerçek şiddet!
***
Bu geçici dünyada, elbet bir gün Mahkemeyi Kübra’da dosyalar açılacak.
Siz çıkıp Yaradana halinizi arz edeceksiniz…
Konuşacaksınız!
Hakkınızı arayacaksınız, Rabbim emin olun hakkınızı onlara koymayacak, o intikam günün sahibidir. İşte dünya bu kızım!
Aynı tas aynı hamam.
|