Çok yorgunum anne oradan oraya savurulmaktan bitap düştüm, üstelik üşüyor ve açım!
Dondurucu soğukları geçtim, buralarda öylesine fırtına var ki, rüzgar resmen kanımı donduruyor.
Bu ne şiddet bu celal?
Biz ne kötülük yaptık? Kimin yuvasını yıktık? Kimin ekmeğine mani olduk?
Bize yaşam hakkı tanımıyorlar.
Herkes her yere sığıyor bir tek bizi sığdırmıyorlar!
Bize yaşam hakkı tanımıyorlar.
***
Bizi şehir sokaklarından toplayıp, araçların kasasına istifleyip, dağlara ve bayırlara külçe gibi atıyorlar. O yetmezmiş gibi ırzımıza geçiyorlar, barınaklara tıkayıp, aç bırakıp birbirimizi yiyoruz.
Elazığ ve Gerede...
Bunlar sadece bilinen, Anadolu’nun en ucra yerlerinde, bizlere neler neler yapıyorlar, üzerimizden araç geçip, yaralı yaralı atıyorlar, acı çekerek bu hayattan kopuyoruz.
***
Ne sığınacak yer, ne yemek, ne de su var?
Altımız ıslak, yorganımız soğuk bir gökyüzü!
***
Ne zaman sabah olacak, zemheri, bıçaktan keskin soğuklar ne zaman bitecek?
Donuyoruz, açız, bu dağlarda, bu bayırlarda, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde ne işimiz var bizim?
Niçin buralardayız, ne günah işledik, kimseye kışt demedik, biz yaban ve dağ hayvanı değiliz ki, Şaman Dininde ilk evcilleştirilen hayvanlardan biriyiz.
Yıllarca insanlara arkadaşlık, yaldaşlık, bekçilik ve koruyuculuk yaptık, ödülü bu mu olmalıydı.
Tarih boyunca hep insanlarla birlikte yaşadık.
Neden bizden nefret ediyor, neden bizi gördükleri yerde taşlıyorlar, oradan oraya sürüyorlar.
Tek suçumuz hayvan mı olmak.
Her haltı yiyorlar, bizi günah keçisi ilan ediyorlar, bu Allah’tan reva mı?
Yaşam sürgünüyüz biz!
Dövüyorlar, öldürüyorlar, yakıyorlar ve yıkıyorlar.
Söyle Rabbim, söyle annem!
Biz kime ne kötülük yaptık ki!
Hırsız, uğursuz, katil, tecavüzcü, soyguncu baş belası biri değiliz ki?
Vatana ihanet etmedik, hain değiliz, kul hakkı yemedik, harama el uzatmadık, fakir fukaranın malına üzerimize geçirmedik!
Bizi gördükleri yer yerde ille taşlıyorlar.
Sadece savunma mekanizmamız AĞZIMIZ!
Bize hiç dostça yaklaşmıyorlar!
Bizi masumuz, biz mazlumuz, gözlerimize bakmaları, derin kederleri görmeleri yetmiyor mu?
Bizi sevmeyin, ama bize de kıymayın!
Sizin gibi bizimde yaşama hakkımız var.
VİCDANSIZ YILDIZ TİLBE
Sanatçı ve bestekar Yıldız Tilbe geçtiğimiz günlerde attığı bir twit ile gönülleri yıktı geçti. Herkesi çok ama çok üzdü. 13 Mart’ta attığı twit, öfke, kızgınlık dolu sözcüklerle, bütün hayvanseverleri ayağa kaldırdı. O twit şöyleydi.
"Saldıran köpek gruplarına bulundukları bölgenin halkı zehirli et versin hepsi gebersin, insan parçalamak nedir ya.”
Twitter hesabında yaklaşık 5 milyon insan takip ediyor. Herkes bunu emir telaki ederek, sokak canlarına kötülük yapmaya, toplu toplu zehirlemeye, tüfekle, saçmayla, pompalı tüfekli vurmaya devam ediyorlar. Ülkenin dört bir yanında kötü haberler gelmeye devam ediyor.
Barınaklar rezil, denetlenmiyor, belediyeleri kimse denetlemiyor.
Yasaklı ırklar perişan halde, tek suçları yasaklı ırk olmaları. Oysa onları tabanca haline getiren suç makinesi haline getiren insanlar.
Siz bir insanın canına kast edin, onlar intikamlarını alırlar. Ya bu canların intikamını kim alacak?
Bizim sahibimiz Allah, sessiz kullarının intikamını bir şekilde alacak!
***
Ama halk şunu sormuyor. Sokak canları son 20 yılda nasıl çoğaldı?
Kim çoğaltıyor?
Cevabı basit, insanlar.
Kısırlaştırma yapmıyor. Belediyeler ve il Tarım görevini yapmıyor.
Papülasyon artıkça arttı.
Barınaklara tıkayarak, ayrıca kulübelerde bir metre zincirle Pitbullar bağlanıyor. Aç bırakılarak yavaş yavaş öldürülüyor. Belediyeler eliyle dağlara, bayırlara atılıyor, zehirli tabancalarla bu işi bitiriyorlar.
Barınakların hepsi birer ölüm kampı, paletlerin altı enik ölüleriyle dolu.
Yani herkes Yıldız Tilbe’nin twitini beklermiş gibi yurdun dört bir yanından katliam haberleri akmaya başladı.
Umarım bir gün Yıldız Tilbe’da aç kalır, bir tas suya muhtaç kalır, açlık ve susuzluk nedir öğrenir.
Bu sanatçının kalbinin bu kadar kötü olduğunu bilmezdim. Çalkantılı yaşamına rağmen biz onu severek dinlemiştik, artık bir tek şarkısına bile tahammülüm kalmadı.
Çirkin twiti gibi, artık bizde de çirkin anılmaya devam edecek!
BELEDİYELER
Belediyeler topladıkları canlarımızı kuş uçmaz kervan geçmez yerlere atıyorlar, üstelik bu yıl kış çok çetin geçti. Çoğu donarak aç bilaç öldü. Yukarda Allah görmüyor mu, görüyor elbet.
Eğer kısırlaştırma işine önem verilseydi, bugün bu dramlar yaşanmayacaktı.
HAYVANSEVERLER
Hayvanseverler hep, sen, ben kavgası içinde. Hep öne çıkma derdinde. Ben daha iyi yaptım, sen daha kötü yaptın gibisine.
Sonra birbirlerine girip, mahkemelere vermeler, çirkin çirkin hakaretler…
Kimi istif yapıyor para topluyor, kimi hayvan beslemesi yaptığını söyleyerek bu yolu geçim kaynağı yapıyor.
Hayvanların sırtından para kazananlar var, bu rant onlara tatlı geliyor.
Herkesin, hepimizin bu konuda büyük günahı var. Pişman olup nedamet getirmedikçe bu hayvanlar, bu mazlumlar, canlarımız zulüm görmeye devam edecekler. Kenetlenmedikçe, güçlerimizi bir araya getirmedikçe daha çok bu acılar yaşanır ve kalbimiz ıslanmaya devam eder. Toplum bilinçleniyor, ama kenetlenemiyor, karşı duramıyor, sesini çıkaramıyor, hayvanlar ölünce hepsi birer klavye kahramanı kesiliyorlar.
Bu da onları kurtarmaya yetmiyor.
Gelecek sayıda 12 Mart’ta Rus Finosu bir canımızı nasıl sahiplendirdiğimi sizlere anlatacağım...
|