WhatsApp grubundan Valilik Basın Cumhurbaşkanı’nı takip edecek gazetecilere akredite uygulayarak boyun kartı hazırladı.
O gün geldi çattı.
“Araç desteği var mı” diye sorduğumuzda, olmadığını söylediler.
Adana Lezzet Festivali’nde de araç desteği yoktu. Kendi olanaklarıyla giden yerel basın çalışanları, Cumhurbaşkanı ile çekim arasında en azından 100 metre mesafe olduğunu söylediler.
Gazeteci arkadaşlar anlatmıştı, rahat çalışma ortamı olmadığını.
Kullandıkları fotoğraf makineleri ne ajansların, ne de yaygın medya çalışanlarının gibi profesoyoneldi!
Yarı amatör fotoğraf makineleri…
Rahat çalışamayacaksak, oradan bir hikaye çıkaramayacaksak, sadece türbinden izleyeceksek, tribünler bir gazetecinin oturduğu yerden rahat çalışma ortamı sağlayamaz.
Ayrıca belli saatlerden sonra araçların girişi ve çıkışı yasaktı.
Ve gazeteciler için ayrılan yer basın tribünüydü.
Yerlerinden kalkmaları mümkün değildi.
Ne olmuş ne bitmiş diye, sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı sahada gençleri selamlıyordu. En iyi kareyi yakalayabilmek için bütün gazeteciler Cumhurbaşkanını çevresinde birbirleriyle yarış halindeydi.
Aralarında bir tane yerelden gazeteci yoktu.
***
Meslekte tam 31 yılı geride bıraktım.
Rahmetli Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Murat Karayalçın, Tansu Çiller’i takip ettim. Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e soru sormuş gazeteciyim.
Yakın zamanda Kemal Kılıçdaroğlu, Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener’i daha birçok siyasi liderleri takip ettim.
İçlerinde Başbakanlık yapan Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Tansu Çiller vardı.
Bize karşı saygı ve sevgi olduğu gibi, rahat çalışma ortamı da sağlıyorlardı.
O dönemde de terör vardı.
O dönemde karışıklık vardı ama hiçbir bu kadar özel korunmuyordu.
***
Avrupa liderleri bu kadar korunmuyor. İngiltere’de başbakanlık ofisinin önünde fotoğraflar çekmiştim. Holanda’da meclise gittik.
Moskova’da resmi törenler vardı, gidip gazetecilerin arasına karıştım, kimliğimi gösterdim, haberi takip ettim.
Bir yetkili gelip kolumdan tutup beni atmadılar
Ukrayna’da devlet töreni vardı, bende fotoğraflar çektim, terörist diye beni gözaltına almadılar.
Ben gazeteciydim, sadece okurlara ve Doruk gazetesine karşı kendimi sorumlu hissediyordum.
***
Ekonominin kötüye gitmesini bahane ederek, bizi bitiren hamlesini açıklamıştı sayın cumhurbaşkanımız. Tasarrufu bahane ederek gazete alımlarını yasakladı.
Bizler yerel basın çalışanları olarak ayakta durmak öyle sanıldığı gibi kolay değil.
Bizde acıkıyoruz, aylık ödemelerimiz var, ödenmesi gereken faturalar ve harcamalarımız var...
Bu karar da üzerine tüy dikti.
Bunu asla unutmadık, unuturmayacağız.
Yerel basında çalışan bu sektörden dolaylı dolaysız ekmek yiyen 500 bin insan var.
***
Recep Tayyip Erdoğan böyle biri değildi. Recep Tayyip Erdoğan’ı, Recep Tayyip Erdoğan eden hasletleri vardı.
Samimi, sıcak ve içten olmasıydı.
Bunları sayın Cumhurbaşkanı unutmuş gibi.
İnsanlara dokunuyordu, her zaman yanında destek oluyorduk.
Gazetecilerle, halkla arasında duvarlar yoktu.
Bu sadece bize karşı yapılmış bir şey değil, halk ile de arasına mesafeler koydu.
Kaybeden biz değiliz, çünkü biz yerimizi ve haddimizi biliyoruz.
Artık eski bir Türkiye yok.
***
Bilmem yarın bir gün başka siyasi parti Cumhurbaşkanı veya Başbakan olur...
Umarız bu korunma olayını abartmazlar! Halkla ve basınla arasına barikat koymazlar.
Bize hak ettiğimizi değeri verirler.
***
Halk adına kamu görevi yaptığımızı unutmazlar.. Yerel basın özgürlük ve demokrasi demektir..
|