Moved Permanently

Bundan 10 yıl önce kentsel dönüşüm furyası başladı. Yani İktidarındeyimi ile ‘Kazan-Kazan’ formülü ortaya atılmıştı. 
Yani müteahhitlerle yüzde 50, ile anlaşma yapılması isteniyordu.
Her yıl neden imar düzenlemeleri yapılır bunu anlamış değilim.

Olan ev sahiplerine oluyor. 
Bir müteahhit gitsin Meydan Mahallesinde kentsel dönüşüm için neşter atsın.
Veya Yenibey Mahallesi, Denizli, 19 Mayıs mahalleleri ne güne duruyor?  Buralarda oturanlar insan değil mi? Müteahhitler buranın sokaklarından bile geçemezler, çünkü kazanacakları bir rant yok!

Yapacakları daireler burada beş para etmez, satamazlar!
Burada insanlar 10 liraya aldıklarını elbette 200 liraya satamaz!

Dairemi 2008 yılı mayıs ayında alırken 90 milyara almıştım. O zaman kur 1 dolar, 1,243 Türk lirası ediyordu.
Haa aldığım ev oturulacak gibi değildi ayrıca 30 milyar masraf yaptım.
Gelin birlikte hesap edelim.
Çünkü ben bu parayı kaşık, kaşık demiyorum, çatal çatal kazandım. Çatalın üzerinde ne kalırsa.
120 milyar, kaç dolar ediyor bakalım? Mayıs ayı kuru yukarda yazdığım gibi 1 dolar 1,243 lira ediyor. 120 milyarı 1,243 liraya bölersek, 96.500 dolar ediyor.
Şimdi rakamı bugünkü kura çevirelim. Kur şimdi 1 dolar 9,600 kuruş. 
Türk parasıyla 921 milyar lira ediyor. Eski para ile yaklaşık bir trilyon lira.
***
11 Daire, birde bodrum 12 ediyor. 6 dükkan sahibi var.
***
Bir aklı evvel kendi dairesi 40 metre kare, kimseye sormadan 2015 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına giderek karot aldırıyor, binayı çürüğe çıkarıyor. Bizim haberimiz 2016’da oluyor.
Karot alınmasına üzülmüştüm, çünkü oturduğum dairenin borcunu bitireli iki yıl olmuştu, bir sürü masraf yapmıştım. 
Bir sürü müteahhitlerle görüşüldü.
Yıldırım Önder inşaatla anlaşıldı, lakin aradan üç yıl geçmesine rağmen, yaprak kıpırdamadı.
Gazeteci olduğum için hakkında spekülasyonlar vardı, bunu dile getirdim, tabii bana inanılmadı.
Sonra 2019 yılında apartman sakinlerinden bazıları illa yönetici olmamı istediler. Bu geminin içinde bende olduğum için, zorla da olsa kabul ettim. İyi niyetle girdiğim bu olayda amaç müteahhitle olan sözleşmenin bitirilmesiydi.
Bunun için yönetimin olması gerekiyordu. Bütün evrakları hazırladım, yönetimin oluşacağını herkese duyuru yaptım, sonrada apartmanın iç kısmına astım, olmadı herkesi haberdar ettim. Kağıdı yırttılar, yılmadım ikinci defa duyuru açtım. 
16 Haziran 2019 günü benim evimde, A.K,B.D, M.G, B.Ö, S.S, ben, dükkan sahibi A.Z, Berber A.V, (Aşağıdan bağırarak oylarımız Fatoş Hanım’a dediler)  telekonferansla katılan B.K, Ş.C, Balıkçı M.A ve Sadık Amca.
Apartman sakinlerinden 7 kişi, dükkan sahiplerinden dernek seçimine katılan 5 kişi…
Kendi başıma seçilmedim.
En önemli toplantılarda bile 5 kişiyi bir arada göremezsiniz.

***
Daha görevi alır almaz Ş.C’nin dükkanın tavanı akan sudan dolayı düştü. Burada bana cephe aldılar, suyun benden aktığını söylediler.
Dükkan sahibi yaptırmadığım takdirde, mahkemeye vereceğini, avukatlık ve sigorta masrafın kat kat artacağını tehdit ederek söyledi. Hepsi videoda kayıtlı. 
Oysa ustalar benden akmadığını söylediler. Buna A.K de şahit. Bu yazdıklarım devletin ilgili birimleri de okuyor, kimse merak etmesin.
Ş.C’nin orası yapıp bittikten sonra, tekrar doğu tarafındaki duvardan su geliyordu, sonra anlaşıldı ki, balıkçının suyu akıyordu. 
Bakkalda anahtar vardı, Balıkçı’nın tuvaletindeki musluk bozulmuş, tavana şırıl şırıl su akıtıyordu, tıpkı fıskiye gibi... bende videosu var. 
***
Bu arada avukat bulmamı söylediler. Bende tapu kaydına bakarak oturan sakinlerin 22 kişi olduğunu sanmıştım. Av. Fatih Ünsal’a gittim. O tarihe kadar apartman sakinlerinden üç beş kişinin adını biliyordum. 
Dosyanın açılması için 2 bin lira masrafı olduğunu ve vekalet vermemezi istedi. Herkes vekaletini verdi. Bu iş mahkemeye uzarsa, iş değişir dedi. 22 malik var dedim, meğerse 18 kişiymişiz.
Bende Ş.C’nin dükkanın tadilatı yapılırken, üzerimde kardeşime yatıracağım SSK parası vardı 1500 lira onu ustaya verdim. 
1500 lirayı 22’ye böldüm, kişi başı 68,181 kuruş çıktı, ama ben kişi başı 60 lira topladım. Hesabı 18 kişiye bölmem gerekiyormuş. Deneme yanılma yoluyla ilerliyordum. O da 83 lira 33 kuruş ediyordu.  Bunu O.O ödemedi, Avukatlık ücretini A.K de ödemedi.  Dosya ücreti 1700 lira ödedim. Kişi başı 100 TL. idi.  
***
Apartmanın birçok yerinden karot alındığı için bütün demirler dışarda sarkıyordu. Her gün koridorda bağıran A.K, bunun acilen yapılmasını, yoksa binanın başımıza çökeceğini falan… Kardeşinin mimar olduğunu, her gün tehlike arz ettiğini söyleyip duruyordu. 
Yönetici olarak ustayı buldum, bütün masrafı içinde olmak kaydıyla ustaya 500 lira ödeme yaptık. İş para toplamaya gelince, başta A.K ‘Ben size yaptırın demedim” dedi. Zeytinyağı gibi sıyrılıp üzerine çıktı. Dükkanlardan bu parayı almadım. A.K ve O.O, K.Z bu parayı ödemedi. 
B.D ben İstanbul’da iken bana açtı ağzını yumdu gözünü, daha öncede evime gece baskın düzenleyip bir sürü küfürler saydı döktü. 
Ben kavgaya alışkın değildim, kardeşim duysun istemiyordum hepsi bu. Aslında ilk saldırılarında polise gitmeliymişim, bu kadar cesaret edemezlerdi. Basiretim bağlanmış demeyelim, komşuluk hakkı diye şikayet etmedim. B.D adlı şahısa ben ne yapmış olabilirdim, hesap ortada, ödenen para ortada. 
Bütün dükkan sahipleri bana baskı yapıyordu, lütfen O.O’ya söyle daireyi boşaltsın, bizimde hakkımız var, diye. Beni öne sürüyorlardı, lakin kendileri arkamda durmuyorlardı.
Şahsen kendi payıma düşen hissede, hakkımı helal etmiyorum. 
9 yıldır kapıcı dairesini kullanan O.O  kira olarak tek kuruş ödemedi.
Aylık aidatlarımız 20 tl. idi. Dükkanlarda 10 lira.
O.O 1 makbuz hariç hiç ödeme yapmadı. A.V, K.Ş, S.Ş de, 5 ay ödeme yapmadı. 
7 daire düzenli ödeme yaptı, bir yıl boyunca her ay 20’şer lira aldım. Dükkanlardan 10 lira.
Koridorlar ayda iki veya üç kez yıkandı, 15 günde bir, iki yıl sürekli ilaçlandı.
Bir yılda üç kez özel ilaçlama yaptırdım. Belediye hariç. 2 defa evlere ilaç dağıttım. 1 yılda aldığım para ortada, 26 ay koridor yıkattım.
Her ay belediyeyi arayarak ilaçlama yaptırdım.
***
Haziran ayında yönetimi bırakacağımı yazarak Mayıs ayında duvara duyuru astım, yönetimi bırakacağım dedim, kongrenin yapılmasını söyledim. Lakin ertesi sabah duvara astığım ilan tümüyle yırtılmıştı. Hatta pandimeden dolayı mucbir sebepler olmasına rağmen... 
Bunu iki defa yaptım, ikisinde de nedense duyuruyu yırtıp attılar. Koridorda büyük büyük cartınlar beslendi, ben yönetimi aldığım zaman, yönetimim ilk haftasında videoya çekip bana utanmadan attılar.
Kendileri yıllarca Balıkçı’dan kapıcı dairesini kiraya verirken para aldılar, bunun hesabını kimseye vermediler.
***
Bir gün kapım şiddetle vuruldu, bunlar kapı çalmasını da bilmiyorlar, çünkü komşuya saygıları hiç olmadı.
Çıktım A.K; “Fatoş hanım gelin bakın benim evime su dolmuş” dedi. Evine su akınca feryat figan bütün apartmanı ayağa kaldırdı, ağzına ne geldiyse söyledi. Sonra çıkıp kendisi makbuz olmadan para topladı. Bendende 25 lira aldı. Ayrıca ASKİ’yi çağırıp boruları ben temizlettim, ASKİ’nin kayıtlarında mevcuttur. N.Ş’ın su abonesine 70 lira işlendi.
Taşınalı bir ay oldu, halen yerleşemedim. Bütün evraklarım bahçede idi. Benim için gazete arşivimi önemli, kağıtçılar kendilerine göre toplayıp götürmüşler, bende bilmeden bunu M.S’ye söyledim, karar defterleri ve gazetelerimi kağıtçılar götürmüş diye… Meğer aynı gün toplanıp kağıda bir şeyler yazıp imzalamışlar.  Ellerinde 12 adet makbuz ve iki tadilat  makbuzundan fazlası olursa, bütün suçlamaları üzerime alıyorum. Zaten kendi el yazımı ve imzamı tanırım. 
***
Gazetemi bulamadım, o hepsinden önemli, neyse gazeteye kayıp ilan verdim. Soruyorum, ben kongre ilanını duvara astığımda neden toplanmadınız kağıdı yırtınız? 
O.O’yu boşaltsın başaltsın diye bana baskı yaptınız, ben karar defterine yazdım, neden altına imza atmaktan çekindiniz. Hergün beni kışkırtma ya çalıştınız, polisi getir boşaltsın diye... Yönetim varken A.K’ın makbuz vermeden para toplaması uygun muydu?
***
Müteahhit bulduk, büyük daireler için 65, küçük daireler için 55 diye.. Müteahhitdin adamları geldi, kimi dükkana sokmadı, kimi her kata iki daire isteğini iletti. Kimisi duyuru yaptığım halde hiç toplantıya bile inmedi. 
***
A.K’ın evinde B.D bana saldırdı, ağza alınmayacak hakaret ve küfürler laflar etti. S.S ve A.K bana dönüp; “Kadın sinirli ne yapalım” diye kadından yana tavır aldılar.
Oysa kadına; “Sende benim misafirimsin, o da benim misafirim” diyecek kudreti kendilerinde yakıştırama dılar, veya o feraset  onlarda yoktu.

BARDAĞI TAŞIRAN DAMLA
13 Temmuz 2021 günü müteahhitle sözleşme yapmış, ben ve komşum N.İ eve dönüyorduk, küfürbaz kadın B.D defalarca beni aradı, telefonu açmadım, çünkü ağzının bozacağını biliyordum. Bunlar nasıl ilköğretim okuluna servis taşımacılığı yapıyorlar, onu anlamış değilim. 

Veya, psikoloji testlerinden nasıl geçiyorlar?

Konumuza dönelim. 

Nihayetinde Av. Fatih Ünsal’ın ofisindede ağza alınmayan küfürler ve tehditler, yetmemiş evime baskına gelmiş, erkek kardeşime de bir sürü tonlarca laflar, küfürler, hakaretler ve tehditler savurmuş.
A.K’la birlikte A.D evime gelerek kapıyı örterken ayağını kapı aralığından içeriye uzattı, bütün gücüyle kapıya yüklendi ve kapı zorla da olsa açıldı.  
Yaptıkları artık yanlarında kalmamalıydı. Tabii savcılığa gidip suç duyurusunda bulundum.
Evli değilim, çoluk çocuğum yok, bir köpeğimden başka, o da havlamaz. Kimseye bir zararımız olmadı, gürültü de yapmadık. Ben gazeteci olduğum için araştırdığım için bilgilendirme yaptığım için, apartman sakinlerinin hedefi oldum, keşke o yönetimi almasaydım. Kendimi bu kadar ezdirmeseydim. Yıllarca üst kattım benim üzerimde tepindi, cam çerçeve aşağıya indi, gece yarısı gürültü yaptılar, çıkıp uyardığım oldu, çocuklarının sevgilileri geldi, benim evimi taşladı, polisler gece yarısı baskınlar yaparken benim evimin zilini çaldılar, ama asla bir gün polisi çağırmadım. 155 imdat kayıtlarından çıkar.

Komşuluk hakkı dedim.
Helal etmiyorum. 
Meğer ben kimlerle komşuluk yapmışım, “ev alma komşu al” sözü ne kadar doğru imiş.
Evi boşalttım, kapı pencereleri ben yaptırmıştım, giderken söktüm.
M.G beni tehdit etti, bu sokaktan bir daha geçme diye… Benim evim orada, Devletin sokağından geçme diye beni tehdit ediyor. Ben bunu sorgulayınca; “Ya bakma sen ona, şaka yapıyor” diye, iki yüzlü insanlar da yok değil! Benim yanımda farklı ben ayrılınca arkamdan farklı konuşurlar. Allah böylelerin şerrinden ve komşuluğundan korusun!
Ben bunların bana yapılmasına niye müsaade ettim, önce kendimden ÖZÜR DİLİYORUM! 
Bugüne kadar şahsi hiçbir şeyimi yazmadım. Bunları yazmak benim için vacip oldu. Bütün kabahat yöneticilikte imiş. Ah pis iğreti koltuk, 30 yıllık meslek yaşamımda, bana neler ettin kimlerle muhatap ettin sen? 
Değermiydi?  
Meğer benim kendi saygınlığım, Doruk Gazetesinin imtiyaz sahipliği, gazeteciliğim, yazarlığım, amatör ressam olmam bana yetmeliymiş. Bu pis işlere nereden bulaştım ben, beni bulaştıranlara hakkımı helal etmiyorum. İnsanlara yardım etmek, tek kabahatim bu. İşte o yüzden diyorum ki, insanla uğraşmaktansa, sokaktaki köpekler benim en değerli varlıklarım!
Zaten beni tanıyan arkadaşlarım yöneticilik sana göre değil, seni üzerler demişti. Meğer ne kadar haklılarmış onlar. 
Ya aidat rakamları büyük olsaydı, minik rakamlar için fırtına koparanlar, büyük rakamlar karşısında, düşünemiyorum bile...
Yaşayınca anlıyorsun.
Deneyimi ağır oluyor. 
Okul servisinde çalışan karı/koca komşum bir gün, bir okulu şikayet ederek,“Bunları yaz, sen gazetecisin neden yazmıyorsun” demişlerdi, işe önce kendi kapımdan başladım yazmaya, bu defa komşuluğu yazdım, herkes bilsin, kimlerle komşuluk yaptığımı!
Kim üzerine alınırsa, yazdıklarım onlara!