301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Yazı Detayı
05 Şubat 2024 - Pazartesi 13:16 Bu yazı 738 kez okundu
 
BİZİ DE GÖR TAYYİP ERDOĞAN
Fatoş TEKBAŞ
adanadoruk01@gmail.com
 
 

Ak Parti  3 Kasım 2002  yılından beri Türkiye’yi yönetmeye ve müesses nizam'ın yüz yıllık taşlarını yerinden oynatmaya devam ediyor. 
Kimleri karşısına alıp savaşmadı ki? 
Tayyip Erdoğan; “O eski Türkiye geride kaldı...” diyordu.
Gerçekten de öyle oldu. 
En azından failli meçhul ölümler son buldu. 
Kabul edelim, eski Türkiye değil!
Dünya görüşünde, postmodern düşünce, sosyo-kültürel, ekonomi ve siyasi görüşleriyle, mütedeyyin kesimler, uç noktalar, marjineller, ultra lüks yaşayanların yanı sıra bir kesimde orta tabaka vardı, yani gerçek halkı oluşturanlar... 
Ayrıştırılmış, öteki, beriki Türkiye vardı sağda solda. Bu bitirilmedi, daha da derinleştirildi. 
Bu kesimler kutuplaştıkça, birbirlerini hazmedemiyor, siyasi arenada ve her platformda birbirlerini kıyasıya eleştiriyorlardı. Bazıları kendilerine her şeyi hak görürken, bazıları da parmak sallayarak, “İran’a, Arabistan’a gidin” diye ültimatom veriyor, ülkenin kendilerine ait olduğunu söylemekten geri durmuyorlardı. 
Kozmopolitik diğer adıyla mozaik kaynaşma yerine kaos vardı, kültürel çatışma, ekonomik tartışma... 
Buna çok başlılık demek daha doğruydu
Böyle bir Türkiye vardı. 
Gerçi halen bu ayrımcılık devam ediyor. 
Bunca badireler yaşansa da, artık yeni bir yüz yıl ve yeni bir Türkiye vardı bunun kaptanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Orta tabaka değimiz çekirdek taban Erdoğan’ı destekliyordu. 
***
Günahıyla sevabıyla bu ülkeyi 20 yıldır tek başına kim yönetiyor?
Politikalarını, hedeflerini kim belirliyor, elbette ki Ak Parti hükümeti.
Tayyip Erdoğan tanınmamış isimlerle yola çıktı, onları öylesine yıldız yaptı ki, hızına yetişemeyenleri kaldırıp bir kenara attı, iyi de etti...
Haklıydı, çünkü millet sadece Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyor, onun hayrına oy veriyordu.  O’nun ağzından çıkacak her sözcük, her kelam ilahi metin gibi algılanmaya devam ediyor.
***
Yola çıktığı isimleri tek tek saysam, yerim kalmaz.
Eskilerden bir Ömer Çelik kaldı. 
***
1994 yılından beri hep kendisini destekledim. 1996 yılında havaalanında tanıştık, Refah Partisi’nde ki toplantıya davet etti. Eski Milletvekili Yakup Budak şahit. “İstanbul’a geldiğinde haberim olsun, mutlaka gel” demişti.
***
Babam Milli  Görüşcüydü, yetmedi, babamı, kardeşlerimi, yakınlarımı, arkadaşlarımı, sokak sakinlerimi ikna edip oy verdirdim.
Siyaseti asla sevmedim, ama ülkeye hizmet edebilmenin yolu da siyasetten geçtiğini bildiğim için hep destekçisi oldum. 
***
Bir gazeteci olarak ne ben, ne de gazetem HİÇ DESTEK görmedi!
Bir sürü seçim yapıldı, ne adaylarından ne de partiden Doruk yaşasın diye destek ilanları gelmedi.
Her seçim de görmezlikten gelindik. 


Bir zaman Erdoğan’nda imkanları sınırlıydı, hepimizin desteğine ihtiyacı vardı.Biz onu parasız pulsuz destekledik!
2007 genel seçimlerinde Ak Parti Genel Başkan Yardımcınız merhum Dengir Mir Mehmet Fırat il Başkanı Mustafa Attaroğlu ile birlikte Adana’da ilk beni ziyaret ederek, fikirlerimi sormuş, nasıl bir yol izleyeceği konusunda fikirlerimi beyan etmiştim.  
O zaman Ömer Çelik milletvekili sıralamasında  2.nci sırada yer almıştı. 
***
Ak Parti’nin 2023 Mayıs seçimlerini kazanma ihtimalleri düşüktü. Anketler öyle söylüyordu. 
Bu seçimde oy vermedim, kırgındım, halktan gelen, halkı ezmemeliydi. Yetiştirilme  tarzı ve karekterine, misyonuna, davasına, şanına ve yürüdüğü mayınlı yoluna, duruşuna, temsil ettiği mazlumların adına yakışmazdı ama yakıştırdı!
***
Doruk gazetesi yıllarca Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdi, adımız “AK PARTİLİ”ye  çıktı. 
Ben Ak Partili değil Recep Tayyip Erdoğancıydım. Davasına inandığım için, yıllarca birlikte çektirdiğimiz fotoğrafları cüzdanımda taşıdım. 
Üzerime etiket gibi yapışan Ak Parti yandaşlığını bir türlü silemedim. 
Ama  O ne yaptın? 
Haftalık, aylık gazetelerin çıkmasını zorlaştırdı, yeni yeni icatlar çıkardı. (Yönetmelikler gibi)  Bu sektörden ekmek yiyenleri aslanların önüne attı. Bunu halkın adamı yapıyordu. 
Sanki çok paralar kazanıyormuşuz gibi, rekabet ortamını oluşturdu. 
Oysa kartel ve tekelci bir durumda ki basın sadece kendisini destekliyor. (Yerel Basın asla siyasi arena için bir tehdit ve tehlike oluşturmadı. Nesinden korktular anlamış değilim.) Babalarının hayrına desteklemiyor, koca koca ihaleleri alıyarlar. Al gülüm, ver gülüm hikayesi...   Kim kimi  beleş hayrına bizim dışımızdaki destekler ki? 
Demirören örneği çok güzel duruyor. Türkiye genelinde yerel basının böyle bir desteği yok, basın ilan dışında... 
Hiç ayırmadan herkesin haberine yer verdi. Yerel basın özgürlük demekti, sesini kıstı.
100 yılık Yeni Adana gazetesi ekonomik nedenlerle battı, oysa devlet onu destekleyebilirdi.
Kısacası eleğin üzerinde kalamadık, altından süzülerek nehirden, denizlere aktık... Dalgalarla daha ne kadar boğuşur yorgun düşeriz, bu bizim takatimize bağlı. 
Oysa Doruk Gazetesi bir gün olsun alehine yazı yazmadı, gazeteler yokkken bu Doruk gazetesi ve sahibi her zaman Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında oldu. Davasına, ikesine, imanına, düşmüşlerin yanında olduğu için sahip çıktı. 
***
O Tayyip Erdoğan ki, bütün merhalelerden, bütün aşamalardan, engellerden, yasaklardan, tehditlerden, yoksulluklardan hepsinden geçmiş, felleğin sillesini yemiş, hamuru mücaledeyle yoğrulmuş biriydi bütün bunları yapan. 
Geldiği yerleri unuttu gibi. 
Hayat mücadalemizde hesap, kitap yapmadan bir davaya inanarak kalemimizle mücadele ettik ve bizi yokluğa mahkum etti. Bu hak mıdır?
Erkek kardeşim Fatih Tekbaş’ın basın kartını işte bu ekonomik nedeniyle vermediler. Neymiş gazetemiz 5 cm. eksik çıkmış-mış! 
SGK kurumu primlerimizi hiç edip, parsel parsel silip, bize bir yıllık tekrar ödettirdi, paramızı bize iade etmedi. (Haziran 2023)

Siz bir gazetenin kaça çıktığını biliyor musunuz? 
Az çıkmışız, çok çıkmışız fark etmiyor, vergileri yine tıkır tıkır ödüyoruz.
Kardeşimin maaşını ödeyemiyordum. Çocuk gece haberlerimizi siteye giriyor, gündüz inşaat sektöründe çalışıyordu. Bende, onlarda SSK’yı yatırıyordu, ne olur ne olmaz diye, temkinli davrandık!
Hep şamar yiyen biz olduk. 
Çalmadık çırpmadık. Bu Doruk gazetesi ki SSK grişi işe başlatmalar ve en azından ben dahil 4 kişi emekli olduk. Ödül alacağımıza, sistemden dayak yedik!
Çok güzel haberlere imza attık.
***
Seçimler geldi dayandı kapıya, “gel bize oy ver” diyorlar!
***
Ben vatana ihanet etmedim, ben fetöcü olmadım. Ben illagal bir örgütte, şuna buna üye olmadım. Ben Allah’ına, peygamberine ve onun kitabına inanan inançlı, namuslu, dürüst bir fikir işçisiyim. Yaratılanı, yaradandan öte seven ve çevreci biriyim. 
***
Yine bir seçim arefesindeyiz, Ak Parti’ye oy versem, bu başıma gelenleri nasıl izah edeyim, Siz anladınız beni!
Benim gibi bu ülkede ekmek yiyen 300 bin gazeteci yetişkin insan var.
Tavırları ne olur bilmiyorum?
***
2001 yılında Adana teşkilatı kurulurken, ilk il başkanı olarak resmi olmazsa da Abdullah Çalışkan çıktı, “Ben il başkanıyım” dedi.
Çok geçmeden Av. Ömer Faruk Gerger’e bu görev tevdi edildi. O dönem herkes Erdoğan’dan şeriatçı diye kaçarken, o büyük bir özveri ve cesaretle, teşkilatını oluşturarak harcı koydu. 
Bir yanda ben, bir yanda Ziyaeddin Yağcı, listeler oluşturulerken, bir çok isme karşı çıktık. Ömer Faruk Gerger’le birbirimize girdik. Ziyaeddin Yağcı ile birlikte isimler hazırladık... O zamanlar iş yeri Reşatbey’de idi. 
Teştkilat oluşurken temiz insanlar olsun istedik.
Bana Ömer Faruk Gerger  İl Kadın Kolları İl Başkanlığını teklif etti. Siyaseti sevmediğim için, dışarda kalarak destek verdim. 
Gazeteci Özcan Aladağ hemen haber yaptı ve Doruk Gazetesi Sahibi Gazeteci Fatoş Tekbaş’a, Ak Parti Kadın Kolları başkanlığı görevi verildi diye...
Zirve gazetesi kupürü duruyor bende. 

***
Bunu en iyi bilenlerin başında da hakları yense de Vedat Kahyalar  gelir. 
***
Ak Parti’nin Adana da büyümesi gelişmesi’nde benim, Ziyaeddin Yağcı, Ömer Faruk Gerger ve Vedat Kahyalar’ın emeği büyüktür. 
Adana da ilk temeli biz attık. 
Yağcı milletvekili ve il başkanlığı yaptı, işlerini daha da büyüttü.
Biz neredeyiz? 
Bir işim vardı o da elimden alındı.
Bir evim vardı, kentsel dönüşümden dolayı bir türlü yapılamıyor, araştırıyoruz, merkezi hükümet Kurtuluş mahallesine inşaat ruhsatı vermiyor deniyor. Emekli maaşım belli, kirayı nasıl ödeyeceğim, bilen varsa beri gelsin. 
***
Belki haberiniz bile yoktur Cumhurbaşkanım.
Size küsen, kırılan tabanın halleti ruhiyesi böyle.  Sadece ben değilim bunu bilin. 
Nerede size gönül vermiş o güzel insanlar, gidin kapısını çalın, razı edin, ben dahil!
Emeğimiz, düşüncemiz, hakkımız sizin partiye çok geçti. 
Ama zerreyi miskal sizden bir destek görmedik, ötelendik, görmezden gelindik, yeni şartlar-şurtlar getirerek bir de önümüzü kestiniz. 
Teşkilatlarından hiçbir zaman destek gelmedi. Bir işim düşse, ağız ucuyla... 
Eskiden kendi işimizi kendimiz yapardık, maalesef küçük ricalar, kızkardeşimin tüpbebek tedavisi görüyordu, eşinin aylık geliri belli asgari ücretli ve kiracı, belki sosyal yardım, destek çıkar dedik!
Rica ettik, il teşkilatınızdan dönüş bile olmadı. 

Sizde kibirlenme sezmedim, ama teşkilatlarınızda siyaset yapanlar,  kibirden geçilmiyor, bunu bilin. sadece Adana değil, diğer iller de öyle. 
Örnek vermek gerekirse, Ömer Faruk Gerger, Vedat Kahyalar, Abdullah Doğru, Mustafa Attaroğlu, Mehmet Sağlam, Mustafa Kebude ve Ziyaeddin Yağcı’dan sonra gelen bütün il başkanlarınız ve yönetim teşkilatınız kibir abidesi oldu. Nasıl millete iniyorlar bilmiyorum. Hani benden rapor istiyordunuz ya, al size yıllar sonra açık rapor. Bu millet teşkilatın çok çalışıyor diye değil, halen sen olduğun için oy veriyorlar, bunu da bilin yani...


***
Şükür kalemim var bunları yazıyorum. Hani daha siz başbakan olmamıştınız. Rusya geziniz vardı ilk...
Adana’yla ilgili siyasi gelişmeler ve devleti yönetme fikirlerimi sizinle paylaşmaş, dosya haline getirmiştim. Sizde kardeşiniz Mustafa Erdoğan aracılığıyla beni aratıp teşekkür ettiniz, bir daha istediniz, “hep yaz gönder“ dediniz. Sadece kuru kuru teşekkür ettiniz, o kadar. 
Bu kadın ne yer ne içer hiç düşünmediniz? 
Haa, birde sülalemi çok iyi tanıdığını söylediniz, hayret ettiniz. 
***
Artık ihtiyacın yok bize. Sen büyüdükçe bizden uzaklaştın, halktan koptun! Biz daha da gerilere gittik. 
O halk yine sana oy veriyor. 
Biliyorum bana kızacaksın ama kızma gerçek bu. Oysa o gücü size, benim gibi inanan insanlar ve halk vermişti. Birde bizim gibi insanlardan helallik almanız gerekiyor...
***
Ne garip insan celladına dua eder mi?
Emin olun, sağlıklı olun diye dua ediyorum, birazda şu canlara merhamet edin, edin ki, göklerdeki de sizlere/bizlere merhamet etsin. 
Bu sorunu ben çözerim diyorum, sizinle beni buluştursun diye Ömer Çelik’e defalarca yazdım, bana görev verin, projem var ben çözeyim dedim, hiç dönmedi, o da yıllar önce “Seni takip ediyorum, gurur duyuyorum” demişti, hepsi o...  
Demek ki bu sorunun çözülmesini hiç kimse istemiyor.

Ya mahkemeyi Kübra... O hesap gününde nereye kaçacağız? 
İyi ki hesaba çekileceğiz. 
Bu yazıyı güzel eşiniz Emine Erdoğan’a vereceğim... Size ilk elden ulaştırması için. 
O size mutlaka okutur.
Beni bulmanız bu defa zor olmayacaktır...

İl başkanınızdan, milletvekilline ve çaycısına kadar beni tanırlar. 

 

 

 
Etiketler: BİZİ, DE, GÖR, TAYYİP, ERDOĞAN,
Yorumlar
Bizim Gazete
Ulusal Gazeteler
Yazarlar
Alıntı Yazarlar
Anketler
Yeni haber sitemizi nasıl buldunuz ?
Adana

Güncelleme: 06.07.2022
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı