Moved Permanently

Bayram sonrası böyle bir yazıyazılır mı?
Gazete haberleri ve yazılar, ilgili tüm kurum ve kuru-luşlar, savcılık, emniyet, istihbarat ve valilik bunu ihbar olarak kabul eder.

Bu yazı çok öncesinden yazılmalıydı.
Bazı kötü komşular, komşuluğun içini boşalttı. Apartmanlar sokak kültürünü, mahalle dayanışmasını da toprağa gömdü. Şimdi kalplerde nefret. Gözlerde ihanet, dudaklarında küfür, tahammülsuzlük hat safhada, sanki atasını babasını katletmişsin, o denli öfkeli yani!

Size bir gün kendi komşularımı anlatayım.
Nasıl kapıya dayandıklarını, nasıl küfür ettiklerini. Hep komşu diye sesimi çıkarmadım. Türkiye Cumhuriyeti’nde hak, hukuk ve adalet var.

Ben 5 apartman değiştirdim, emin olun ağlayan yöneticiler ve komşu- larım vardı, oradan ayrılıyorum diye üzülüyorlardı. Halen eski komşularımla karşılaştığımda dün gibi selamlaşır, hal hatır sorarım. Ben ki karıncayı bile incitmem! Tek zayıf noktam, ağaçları ve bütün hayvanları çok sevmem. Zaten buradan beni vuruyorlar. Neyse dediğim gibi...

Apartman hayatı her şeyi bitirdi. Keşke gökdelenler dikileceğine, insanlar birbirlerine kenetlenseydi, bu kadar zalim, zulüm deccal ortalarda gezinmezlerdi diye, düşünüyorum. Bir bayram sonrası, Tayyip Erdoğan’ın “Gökdelenler dikmeyin, çok katlı binalar yapmayın” demesi, çokta haksız değil.

Kendisi bu devletin başı, bunu önleyebilirdi. Türkiye son 20 yılda bu kadar betonlaştı.
İnsanlar birbirine yabancılaştı. Eskiden asayiş bu kadar yoktu, şimdi kontrolleri bile zor oluyor.
Söz size üst katımı, karşı komşuyu, onun bir üstünü, ayrıca onun üstünü ve zemin katta ki dükkan sahibini anlatacağım. Bu yazı ayrıca savcılığa suç duyurusu olsun. Beni çağırsın anlatayım. Benimle dertleri ne?
Bileyim ki ona göre davranayım, benden alacakları varsa hemen ödeyeyim.

SAHİLLERİMİZ

Bazen haberlerde duyarız, sahil- lerimiz halka açılıyor diye. Mersin keza öyle, İstanbul belediyesi de bu işe al attı.

Hükümet, sahiller halkın diyerek, kimse sahilleri özel mülküne katamaz, çeviremez diye, örnek sanatçı Şahan Gökbakar’ın yazlığındaki çevirdiği iskeleyi yıktı. Çevre ve Şehircilik bakanlığı harekete geçerek gereğini yerine getirdi.

***
Daha bu yıl, temmuz başlarında bir haber, sahiller özelleştiriliyor veya satılıyor.

Kamu kurumlarına ait çoğu Ege ve Akdeniz sahillerinde yer alan yüzlerce dönüm arazi üzerinde ku- rulu çok sayıda eğitim kampı ve sosyal tesis Cumhurbaşkanı Kararı'yla özelleştirme kapsamına alındı.

Aralarında Marmaris, Kuşadası, Seferihisar, Manavgat, Didim, Gökçeada ve Beşiktaş Boğaz'da yer alan arazi ve tesisler idare eliyle satılabilecek, kiralanabilecek ya da kat/arsa karşılığı inşaat yaptırılabilecek.

***
Eğer sahiller satılıp özelleştirilecekse, vatandaş nerede denize girecek. Atıyorum, bir kurumun sahilde oteli var ve oraya güneşlik, iskele ve duş kabin gibi hizmetler koymuş, sahil onlara ait izlenimi verdiği için denize giremiyorsun, hatta oradan geçerken ürkerek geçiyorsun.

Bu deniz 81 milyonun hakkı. Burada bir haksızlık söz konusu. Tamam adam 7 yıldızlı oteli diyor, haliyle sahil kendisine aitmiş gibi, davranıyor. Acaba bütün dünyada böyle mi, bizde dar gelirli insan çok. Ülkemiz iklim olarak çok sıcak, serinlemek isteyebilir.

Bari sahiller özelleştirilmesin, satıl- masın, halkın girmesine izin verilsin. Her yerde imtiyaz son bulsun.

***

KARAYOLLARINA VE BELEDİYELERE DUYRULUR

Yollar kime ait.
Bugün 24 temmuz 2021 günü Mezitliye bağlı Tece’nin Deniz mahallesinde yazlığımız vardı, kentsel dönüşüme girdi.
haliyle 3 dört yıldır denize başka yerlerde giriyoruz. bugünde evimizin orada gireyim dedim. Nevalemizi yanımıza aldık, deniz- cilik okulunun, hemen ara sokağında, polis pansiyonu yani oteli yapılmış, hemen yanında çay bahçesi var...
O sokakta ağacın altına çulumuzu serdik, amacımız denize girip çıkmak bir çay içip, evimize dönmek. Çay bahçesi korkuluklarla tel örgülerle çevrili, 4 yetişkin insan, kimseyi rahatsız etmiyor.
Çay bahçesinden bir kadın gelip kız kardeşime; ‘Buradan hemen gidiyorsunuz, burası da bize ait’ demiş.
Bu yol sana ait ise, neden tel dışında kalıyor. Devletin ve milletin yolu ne zamandan beri sizin oluyor.
Milano Sitesi’nin karşısı...
Mezitli Aile Çay bahçesini işletenin sahibi geldi özür diledi, “Ben izin veriyorum”, geçin oturun” demez mi?
Devlete ve millete ait yola oturmamıza sen nasıl izin verirsin. Sinir kat sayım arttı. Kızkardeşim çayı çoktan yere dökmüş eşyaları da arabaya geri koymuştu.
çay ve deniz bize haram oldu. Tabi Mezitli Belediye Başkanını aradım, maalesef telefona çık- madı. tabi Whatsap’tan sesli mesaj gönderdim, halen dönmedi. bu nasıl halkın partisi oluyorlar onu da anlamış değilim.
***
DORUK YAYINLARINA ARA VERİYOR
30 yıllıdır gazeteciyim, 20 yılı Tayyip Erdoğan’ı ve hükümetini takip etmekle geçti.
Tasarruf genelgesi nedeniyle gazeteler resmi kurum ve kuruluşlara giremeyecek.
Nedeni basit, tasarruf.
Halkın haber alma özgürlüğü bir nevi engellenecek, günlük yerel gazeteler, Basın ilan Kurumu ndan gelen ilanlarla ayakta duruyordu. Basın İlan Kurumu, bu yaptırım karşısında nasıl bir tavır takınacak doğrusu merak ediyorum?
Bu durumda üzülerek söylüyorum ki, Doruk Gazetesi bu tasarruf genelgesi son buluncaya kadar yayımlarına ara verecek?
İnsanı en çok sevdiği zarar verir öldürürmüş, şahsi algılıyorum, beni de Recep Tayyip Erdoğan vurdu?
Halim Efendi'nin “Bu da geçer yâ hû”, Allah ömür verirse, bekleyip göreceğiz.
Düşünen, yazan, üreten hiç kimse ıskartaya çıkamaz! Yazarlar ve sanatçılar gibi.
***
Bazıları utanmadan sansürün kaldışının yıldönümü kutluyorlar. Ama bu tasarruf genelgeside onların canına minnet.
sahi bu gazete nasıl çıkacak, bari bunun cevabını verin.