28 Şubat’ı iyi bilirim.
Yaşadık.
İnançlı insanlar, çağdaş, aydın diye tanımlayan kişiler tarafından hep, hor görülmesine neden oldu. Tek tanım vardı. Gericilik.
Hepimiz bu çağın gençleriydik. Ben inançlı aynı zamanda aydın bir insandım.
Radikaller ve aşırıcılar keskin bıçak gibi ikiye bölündüler. TSK, Üniversite, yargı, eğitim ellerinde olduğu için, hep bir sopa olarak kullanıldılar.
Hoşgörü, empati sadece söylemden ibaretti.
Bülent Ecevit’in başörtülü bir kadın vekile kapıyı göstermesi, Gazeteci Nazlı Ilıcak bu konuda hep hedef gösterildi. Bir savcının Refah Partili bir kadın vekilinin gecesi yarısı kapısına dayanmasını daha unutmadık. Cadı avına çıkılarak, karşıların da olan, kendileri gibi düşünmepyen herkesi fişlediler.
Düşünce ve ifade hürriyeti diye çırpınanlar, kendisinden olmayanları tutaka ilan etmekten geri durmadılar.
Gayeleri sadece iman etmek olan mütedeyin insanları toplumdan tecrit, kamu-kurum ve kuruluşlarından yasaklamalar...
Bir sürü insan işinden edildi. Bir şiir okudu diye hapse tıktılar.
Türkiye’de gündem hep rejimdi. İran’a döneriz diye tehditler havada uçuşuyordu.
***
Recep Tayyip Erdoğan’ı doğuran siyasi atmosfer 28 Şubat sürecidir.
Artık insanlar geçinmekten zor, fişlenmek, aşağılanmak, dışlanarak hep bu korkuyla yaşadılar.
***
28 Şubatta ne olmuştu?
Süreci, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. 1997 yılında, Refah Partisi liderliğindeki koalisyon hükümeti döneminde yaşanan bu süreç, Türk siyasi ve toplumsal hayatında derin izler bırakmıştır.
Sürecin Ana Başlıkları:
* Arka Plan:
* Refah Partisi'nin 1995 genel seçimlerinde birinci parti olması ve 1996'da Doğru Yol Partisi (DYP) ile koalisyon kurarak iktidara gelmesi.
* Laiklik ilkesi ve Atatürkçülük üzerine artan tartışmalar.
* Ordu ve bazı kesimlerin, Refah Partisi'nin iktidarda olmasından duyduğu endişe.
* 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı:
* 28 Şubat 1997'de yapılan MGK toplantısında, "irtica" olarak nitelendirilen faaliyetlere karşı bir dizi karar alındı.
* Bu kararlar, laiklik ilkesinin daha sıkı uygulanması, eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesi, kılık kıyafet denetimleri gibi konuları içeriyordu.
* Sürecin Gelişimi:
* MGK kararlarının ardından, Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. Verilen iftar yemeğinde Başbakan’ın karşısında kadeh kaldıran ordu komunatanları oldu.
* Refah Partisi kapatıldı.
* Eğitimde 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulamasına geçildi.
* Kamu kurumlarında ve üniversitelerde başörtüsü yasağı gibi uygulamalar hayata geçirildi.
* Batı Çalışma Grubu (BÇG) kuruldu.
* Sürecin Sonuçları:
* Türk siyasetinde ve toplumunda derin kutuplaşmalara yol açtı.
* Laiklik ve din özgürlüğü tartışmaları daha da alevlendi.
* Siyasi istikrarsızlık dönemleri yaşandı.
* 28 Şubat sürecinde aktif rol alan bazı kişiler(Çetin Doğan, Kemal Gürüz vs.) daha sonra Balyoz, Ergenekon gibi davalarda yargılanmıştır.
* 28 Şubat davası ise 2012 yılında başlamıştır.
* Değerlendirmeler:
* 28 Şubat Süreci, bazı kesimler tarafından laikliğin korunması adına gerekli bir müdahale olarak görülürken, diğer kesimler tarafından demokratik değerlere aykırı bir darbe olarak nitelendirilmiştir.
* Bu süreç, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal hafızasında önemli bir yer tutmaktadır.
28 Şubat Süreci, Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır ve etkileri günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir.
***
İKİNCİ BÖLÜM
Tarihte 28 şubat süreci tarihimizde kara bir leke olarak kalacaktır. Milletimiz yoruldu.
Ayrışmaktan ötekileştirilmek bıktı. Rahat bir nefes alarak, konu komşusu, arkadaşı, eşi, dostuyla barış ve huzur içinde yaşamak istiyordu.
Recep Tayyip Erdoğan bu döneme iyi geldi.
Halkımız ona bir şans verdi ve iktidara taşıdı. 70 milyon insan ona sevdalandı. Sağcısı solcusu hepsi bundan etkkilendi.
Marjinellerde vardı, üstesinden gelinemeyecek bir olay değildi. Erdoğan çok büyük hizmetler yaptı...
İlk 10 yılı tarihe geçecek başarılar elde etti.
Şimdi ne oldu?
28 Şubat’ın bir benzeri şeyler yaşatılıyor, kimse konuşamı yor, ifade özgürlüğü büyük bir yara aldı. Küçük esnaf ezildi, emekliler hor görüldü.
Orta sınıf çöktü.
Fuhuş ve madde bağımlıları artı.
Yerel gazetelere ağır şartlar getirildi. Beyaz yakalı hırsızların sanal alem ve yapay zekayla vatandaşı soyması, hergün gündemde.
***
Aile kavramı yara aldı.
Hayat pahalılığından dolayı insanlar yuva kuramıyor ve çocuk sahibi olamıyor.
Avrupa ülkeleri gibi olduk.
Dışardan ağır işleri yapması için insan ihraç edecek hale geleceğiz.
Yeni nesil maalesef vicdansız, izansız, sokak kültürü jargonuna sahip, onlardan gelecek beklemek hayal olur.
Türk toplum yapısını bozan diziler ülkeyi çökerti.
Sanat, sinema, el sanatları, kültürel aktiviteler kayboldu gibi.
Yarın Ak Parti iktidardan giderse, CHP gelirse, bu millet yeniden sil baştan bunları mı yaşayacak.
Ezcümle...
Bunları yazmak adeta farz oldu.
Tayyip Erdoğan lider olarak yüz üzerinden yüz.
Ama ekibi ona hep yanlış yaptırıyor. Acaba diyorum. Çevresi sarıldı mı? Halkı dinlemiyor gibi, hep bildiğini okuyor. Kim ne derse desin partililer hariç, kendisini bir zamanlar destekleyen halkıyla arasnda sanki barikat oluştu gibi. Milletvekilleri halkın içinde değil, çıkamıyor.
Bütün yük Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarına bırakıldı, her şeyi o çekiyor.
SOKAK CANLARI
Sayın Cumhurbaşkanı (ım) diyemiyorum.
O eskidendi.
Benim güvenimi sarstı!
Yıllarca sokak canları için kısırlaştırma yapalım, üretimi durduralım, denetimi yapalım diye.
Neden niçin yapılmadı.
Sokaklarda patır patır insanlar silahlarla öldürülüyor. Trafikte herkes burnundan soluyor.
***
Recep Kayyip Erdoğan’la 1996 yılında tanışmıştık, beni Refah Partisi’nde yapacağı basın toplantısına davet etmişti.
O’na mektuplar yazıyordım, fikirlerimi söylüyordum, sadece kardeşi Mustafa Erdoğan aracılığı ile bana teşekkür etti. Ölümüne dekteklediğim için, bazı çevrelerce dışlandım.
Partinin kruruluşunda Ömer Faruk Gergerle kavgalar ettim. Rahmetli Ziyaeddin Yağcı ile kurucular listesini oluşturuyorduk. Biz bir davaya inanmıştık.
Kısacası, merhametli bir liderimiz vardı. Milletiyle dertlenen, onlarla aynı sofraya oturan mütevazi halkın gerçek bir lideriydi. Dünya lideri boşuna denmemişti.
Bu rüzgar neden tersine döndü.
***
Yurdun her yerinden sokak canlarının katliam haberleri beni ve benim gibileri derinden üzüyor.
Biz ittapar değiliz.
Ben Allah’ıma ,Peygamberim Hz.Muhammed S.A.V bilen, kitabımız Kur’an-ı Kerim’e iman eden biriyim.
Çocukluğumdan beri 5 vakit namaz kılan biriyim. Milli Görüşlü bir ailede büyüdüm. Ama ben hep Turgut Özal felsefesine inanmıştım, sonra siz.
20 yılda yapmadığınız kısırlaştırmayı, 3 yıla indirerek yapın diyorsunuz, sokaklarda görmek istemiyorum, diyorsunuz. Batıyı örnek alıyorsunuz.
Peki bizim neyimiz batıya uygun?
Batı’nın refahı bizde var mı?
Şimdiki yaptığınızı onlar 50 yıl önce sokaklardan toplayarak imha ettiler. Halende ediyorlar o yüzden iflah olmuyorlar.
Şehirleşme adı altında ormanların talan edilmesi... Merhametli Cumhurbaşkanıma bu hiç yakışmadı. Bize kimse merhamet dersi vermesin diyorsun, Hadis diyor ki, ağzı ve dili olmayana merhamet etmeyene, Gökyüzü de merhamet etmez...
Bizden size düşman olmaz. Bizi siz kaybettiniz, bizdeki krediyi siz tükettiniz.
Dostluk bitti artık.
|